Ruh hali işte.
Her şey yolunda aslında seninle beraber, ve artık yaşamak hiç bir şekilde tat vermiyor..
Hayatın tadı tuzu kaçtı,
hani dedim gel sana hayatımda seninde tuzun olsun.
Yok yine yaranamadım sana,
Yaram, adın aslında sen gel o tuzu yarama bas..
Anlatacaklarım var.
Anlatamadıklarımı, anlatacağım.
Ağlatacaklarım var,
Kendim, içimde ki çocuk bir de..
Gebersin, boğulsun gözyaşlarımda..
Geberdi gerçi gebereceği kadar, neyse konumuz o değil.
Beni unut demenle irkildim, unutmak o kadar zor değildi senden biliyordum.
Kendime geldim birden, sende daha fazla kalamayacağımı anladım.
İstenmediğim yerde duramazdım, o yüzden hayatında değilim artık.
Beni unut diyorsun sen, ben seni unuttum saklıyorsun içine.
Dört duvar dar geliyor, tabuttan bile.
Bile bile süründürüyorum kendimi.
Dört,
üç
iki
bir..
Numaramdır kırmızı renk.
Nedendir bilmem hastasıyım, çok severim.
Her şey iyi giderken, birden her şeyiniz gider ya işte öyle oldu bende de..
Ne yapacağımı bilemiyordum her şeyim gitmişti, hiçbir şeyim kalmamıştı etrafımda..
Bir felaket sonrası gibiydim, yağmalamaya çalıştılar,
kimisi yüreğime göz dikti,
kimisi iyiliğimi aldı..
Bir tek vücudum sağlamdı, dışarıdan..
Seninle ilgili birçok şeyi, birçok kimseyle hiç konuşmak istemedim.
Anlasana. Anlatmak istemedim kimseye seni.
İçimde bir köşede olduğunu bildiğimden hep köşeme çekilip yalnız takılmaya başladım, yalnız kalmayı çok severdik biz seninle çünkü..
Ama tek seninle yalnız kalmayı severdim, sensiz yalnızlık pek sarmadı beni.
Ben de ona sarılmadım zaten.
Sevmiyorum yalnızlığı, sevemiyorum hiçbir şeyi.
Seninle tanıştığımızdan beri bir şeyler oluyor bana, çok iyi şeyler..
Bu içimde uçuşan şeyler kelebek değil, ömrü o kadar kısa değil yani..
Durup durup sırıtıyorum gülücük saçıyorum etrafıma, sanki ben mutlu olunca bütün dünya mutluymuş gibi geliyor. Hiçbir şeyi aldırmıyorum.
Dünya ikimizin etrafında dönüyormuş gibi ama anlatamıyorum kendimden başka kimseye bu duyguyu, kendim susuyorum kendim dinliyorum..
Kardiyoloji servisinden sıra almayı düşünüyorum, benimle doktora gelir misin?
anlattıklarını duymanı istiyorum..
Dün gece kulağım çınladı, çok çınladı hatta.
sesin kulağıma geldi bir ara.
İki elimle kulaklarımı kapattım öylesine sağır edici, ölesiye güzeldi.
Kulaklığı takıp son ses müzik açtım, geçmedi.
Lavaboda yüzümü yıkadım, aynadan bakınca arkamdaydın..
Hemen çevirdim kafamı, yoktun..
Hayat normal bir şekilde devam ediyordu, her şey sıradan ve sıkıcıydı, kimse hayattan tat almıyordu, ben de bunlara dahildim.. Rutin şekilde hayatıma devam etmek bir süre sonra yaşanılmaz hale geliyordu, ta ki karşıma o çıkana kadar.. Öyle bir çıktı ki karşıma, son sürat hızla gelen arabanın önüne atlamış gibiydim, çarpılmadan duramazdım.. Ki duramadım gözlerim nazar boncuğu gibi üstündeydi, nazar olmuştum değmiştim canına, vay canına!
Aşık olmuştum ben o kadına..
Daha doğrusu aşık olduğumu sanmıştım. çünkü aklımda bir başkası vardı, o hiç hesapta yoktu.. Hesaplar karışmıştı ; 2+1= 3 kişi olmuştuk..
Ben, sen, o..
Bir kalpte iki kişi nasıl yer alabilirdi, alamazdı..İlginç ama neyi istediğimi, kimi istediğimi biliyordum ama bilmiyor gibiydim, aklımda olanı düşünürken, bir başkası geldi ve girdi aklıma.. Aklım karışmış beynim yıkanmıştı düşüncelerim ıslanmış kalbim ateş atıyordu ve ben ne yapacağımı kimi seçeceğimi, kimi sevdiğimi biliyordum ama bilmiyor gibiydim..
Cüzdanım çok kabarık bunun parayla alakası yok.
Paradan daha değerli şeyler var mesela
Saç telini cüzdanım da saklıyorum, gittiğimiz sinema biletlerinin ve fotoğrafının arasında..
Fotoğrafların ne kadar çoğalırsa o kadar çok kabarıyor yani.
Mutluyum.
Belki en çok mutluluğu sen vereceğin için, diğerleri mutluluğumu aldılar gittiler..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!