Kurak toprakların kızı,
"Sevme!" demedim mi sana beni?
Ben maviyim, ben yeşilim;
Sen her daim hazan iken
Ben dört mevsimin birisiyim.
İklimin yetmez bu aşka demiştim sana, dinlemedin.
Deniz mi gördün sanki bu güne dek?
Bu kadar açılmak neyine gerek?
Üstelik su dokunurdu zâten
Senin sedef tenine.
Senin diyarına benzemez buralar;
Baş açık, yalın ayak gezme.
Ayağına cam kırıkları,
Başına güneş geçer demiştim,
Dinlemedin...
Yaşanmadan çözülmezmiş hayat denen bulmaca.
Bin nasihat oldum, anlamadın.
Bin nasihat...
Şimdi bir musibetim başında,
Çözemediğin.
Döndür, döndürebilirsen zamanı geri:
Al verdiklerini, ver aldıklarımı —
Kolaysa şayet...
Kurak toprakların kızı,
"Sevme!" demedim mi sana beni?
Tertemiz duygularınla kal,
Kimseciklere açma gönül kapılarını demiştim.
Emeller kötü, duygular pis;
Ruhun kirlenir demiştim,
Dinlemedin...
Artık mahşere dek
Nadasa bıraksan da kendini,
Bunca rahmete rağmen
Vereceğin bir tutam karanfil değil mi sanki?
Şimdi, yağmur dolu bir bulut gibi
Göç git başımın üstünden.
Bir anlık gölgendi sadece serinlediğim.
Bir damla yağmurun bile
Düşmezken alnıma...
Bir damla yağmurun bile
Düşmezken alnıma...
Kurak toprakların kızı,
"Sevme!" demedim mi sana beni?
Sevme demedim mi sana beni…
FEVZİ EMİR YILMAZ
Fevzi Emir YılmazKayıt Tarihi : 17.10.2023 20:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!