Kür Şad Ötüken'de Göktürklere bağlı idi,
Göktürk Hanı Çulluk Han'ın küçük oğlu idi.
Çulluk Kağan'ın yemeğine ağu dolduruldu,
Eşi İçing Hatun eli ile zehirlenip öldürüldü.
Çulluk Kağan'ın kardeşi Bağatur Şad geldi,
İçing Hatun'la evlenip Ötüken'de han oldu.
Göktürk halkı kızıp kara koyun eti yedi,
Bağatur Şad'ın adına Kara Kağan dedi.
Kara Kağan'a Bayurku oymağı saldırdı,
Dokuz Oğuz,Uygur oymakları baş kaldırdı.
İçing Hatun sayesinde yurda Çinli doldu,
Ötüken'de Çinliler ile bir daha savaş oldu.
Çin'den yardım alarak içimize daldılar,
Göktürk halkını yenip çoğunu esir aldılar.
Göktürklerin başına bir Çin Hanı getirildi,
Kara Han'la Kür Şad Siganfu'ya götürüldü.
Ötüken'de Türkün yurduna Çinliler doldu,
Hatayı anlayan Kara Han kahrından öldü.
Türkün halini düşünüp yurdun haline baktı,
Kür Şad Siganfu'da esir yaşamaktan bıktı.
Altı yüz otuz dokuz da Kür Şad kırk Çeriyle,
Çine karşı ihtilal yapıp yürüdü Gök Börüyle.
Asıl niyetleri tüm sarayı birbirine katmaktı,
Baskınla Tay Tsung'u esir edip tutmaktı.
Amaçları Çin muhafızlarını vurmaktı,
Hapisten Urku Tigin'i alıp kurtarmaktı.
Çinlilere karşı savaş yapıp bayrak açmaktı,
Sonra Göktürk Devletinin başına geçmekti.
Kür Şad yüzlerce Çinliyi okla şişlemişti,
Baskın anında şiddetli yağış başlamıştı.
Türk Beyleri verdikleri kararda yanılmazdı,
Bu halde bile baskından geri dönülmezdi.
Çin sarayında iki koç misali kapıştılar,
Kırk yiğitle ölümüne Çin'de çarpıştılar.
Çin askeri öldükçe takviye güç gelmişti,
Savaş esnasında binlerce Çinli ölmüştü.
Kür Şad'la arkadaşları kılıçları aldılar,
Okla yaralandılar yere düşüp öldüler.
Onların adına hiç bir destan denilmemişti,
Erlerle Kür Şad ölmüş ama yenilmemişti.
Bu olaydan sonra Göktürkler kendini buldu,
Hep birlikte baş kaldırıp sonra bağımsız oldu.
İlteriş Kağan'la Bilge Tonyukuk bu yurdu,
Alarak ikinci kez Göktürk Devletini kurdu.
Çin sarayında kolca kopuzu eline alıyor,
Bak o günden Kara Ozan'ın sesi geliyor:
Gök Türkler’in Siganfu'da tutsak kaldılar,
Kırk yiğit ile Kürşad'ın tek yürek oldular.
Yamtar ile Yumru ile kılıçları aldılar,
Kurtuluşu erkekçe ölmekte buldular.
Orada kırk yiğit birer birer devrilecekti,
Fakat bir gün Turan'da yine dirilecekti.
Gece saraydayız bin üç yüz elli yıl önce,
Siganfu kenti Sarı Irmak demektir Çince.
Kürşad'la kırk er Çindeyiz,
Yiğitlerle en kara gündeyiz,
Karadır bahtımız kara bizim,
Bizler bir karanlık içindeyiz.
Çine tutsak olalı hayli zaman geçti aradan,
Ne katıymış canımız ölmedik bu yaradan.
On yaşında tutsak oldu bizim yavru kurtlar,
On yıldır töresiz ve bayraksız kaldı yurtlar.
On yıl oldu yıkılalı Gök Türk kağanlığı,
Çöreklendi Orta Asya'ya Çin karanlığı.
Yıkılmıştı otağlar Tûrk Budunu yaslıydı,
On yıl gerilmedi yaylar,kılıçlar paslıydı.
Koca Kurtların başı eğik gönlü pusluydu,
Eli böğürlerinde olup Deli Kurtlar usluydu.
Asya'da o yıl miladın altı yüz yirmi dördü,
Türklerin yurdu artık yaşanılmaz bir yerdi.
Ak saçlı kadınlar ellerini vurup dizlerine,
Ağıtlar yakar iken yaş düştü gözlerine.
Yeşil yurt çöldür şimdi,
Denizler göldür şimdi.
Ordumuz ocağımız,
Savrulur küldür şimdi.
Güneş alınlarda bir kızgın yazı,
Kalmamıştı dirliğin tadı tuzu.
Soğuk yel esmişti ki öylesine,
Tersine dönmüştü dünyanın hızı.
Bozulmuştu yerin göğün düzeni,
Sarmıştı Budun'u bir büyük korku.
Açlıktan kırılıyordu çoluk çocuk,
Ötüken'de terk etmişti evi barkı.
Ölümden acıdır esaret bil ki,
Bir kızıl tamuya dönmüştü bozkır.
Ne koyun kalmıştı ne de bir yılkı,
Delinse yer çökse gök geçer belki.
Beterin beteri varmış meğer,
Çin'e tutsak etmişti Tanrı Türk'ü.
Bu düzen böyle gider ise eğer,
Türklerin ne malı kalır ne mülkü.
Türk için atsız savaşsız geçen onca yıl,
Bin yıl kadar uzundur ve utanç vericidir.
Tutsaklığı yaşanmış sayma onu alıp sil,
Böyle geçen hayat bizim için yorucudur.
On yıl oldu Çindeyiz,
Bir karanlık indeyiz.
Ne kılıç ne bir ok ne yay,
On yıl oldu dile kolay.
On yıllık tutsaklığın utancıdır,
Tutsaklık ok yarasından acıdır.
Utanç fayda etmez bir sancıdır,
Fakat kurtuluş boyun borcudur.
Yıl miladın altı yüz kırkı oldu,
Ötüken Çinlinin mülkü oldu.
Çin'de geceler kör bir kuyu gibi derindir,
Bir kabus böler uykuları uykular serindir.
Dayanılmaz candır,
Bu nasıl bir kindir?
Bu Gök Türklerin çaresiz bakışıdır,
Bozkurtların derinden haykırışıdır.
Yıl miladın altı yüz kırkı gece yarısı,
Bir Bozkurt ünledi geceye karşı.
Var mı tutsaklığın ölümden ayrısı?
Bir deli Kurt ünler niceye karşı.
Esarete boyun eğmeyen soyuz,
Sanmayın biz Türkler uykudayız!
Kurt ulurdu,
Kurt ulurdu.
İt ürür,
Kurt ulurdu.
Bir Bozkurt,
Yol gösterse.
Tutsaklar,
Kurtulurdu.
Siganfuda düşmana karşı Türk eri,
Kurşad'ı barındırır bu evden biri.
Yemin etmiş Kürşad'ın yiğitleri,
Yumrukları Tanri dağı kadar iri.
Siganfu kentinde tahtadan bir ev,
Bu evde toplandı bir gece kırk dev.
Bir anda ellerini Tanrıya açtılar,
Kılıç ve töre üstüne and içtiler.
Gök girsin kızıl çıksın.
Gök Tanrı sen tanıksın.
Gök girsin kızıl çıksın.
Gök Tanrı sen tanıksın.
Gök girsin kızıl çıksın.
Gök Tanrı sen tanıksın.
Türk Budunu yaşasın diye sonsuza dek,
Birleştiler burada Kürşad ile kırk yürek.
Tutsak olur tutsak olur,
Türk nice tutsak olur?
Kurtuluş olmaz deme,
El ele Tutsak olur.
Gece bir yağmur başladı ince ince,
Bir rüzgar esiyordu alabildiğince.
Kürşad ile Çindeydiler,
Ne kötü bir gündeydiler.
Yürüdüler Çin sarayına,
Beğler en öndeydiler.
Adımlar atılmıştı bir kez dönmezdi,
Öç odu tutuştu yürekler sönmezdi.
Yalındı kılıçlar kana boyanmadan,
Kılıçlar asla kınlarına konmazdı.
Çin'di bu,
Kandı bu,
Kin'di bu,
Candı bu.
Bu ateş sönmezdi,
Suyla yünmezdi.
Yiğit savaştan geri kalmazdı,
Tutsaklık yarası kansız olmazdı.
Geceydi herkes uyuyordu,
Siganfu toprakları geceydi.
Ölüm her an kol geziyor,
Yiğitlerin hayatı niceydi?
Ötüken'de geceler güzeldi,
Çin'de yaşamak işkenceydi.
Kara bulutlar yığıladursun Çin göklerine,
Tanrı Dağından aşıp gitsin Türk yerine.
Bozkurtlar artık sesleniyordu,
Yürüyordu Kürşad Çin sarayina.
Destanlar yeniden süsleniyordu,
Yiğitler birer ok takmıştı yayına.
Değişmezdi Tanrı yasası yeni bir hayat,
Yeni dökülecek kanlarla besleniyordu.
Karanlıktı rüzgardı yağmurdu gayet,
Yağan yağmurla yay kirişleri ıslanıyordu.
Bilirlerdi niçin doğdular nerde öleceklerdi?
At üstünde doğmuşlardı yerde öleceklerdi.
Kayıt Tarihi : 9.2.2014 08:34:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!