İslam’ın temel kaynağı Kur’an-ı Kerim, hayatın her alanında insanlığa rehberlik eden ve en doğru yolu gösteren bir kitaptır. Ancak tarih boyunca, bazı kişiler ve gruplar Kur’an’ın yeterliliğini sorgulamış ve ona ilaveler yapma ihtiyacı duymuştur. Bu yaklaşım, Kur’an’ın açık beyanlarına aykırıdır ve insanları tevhid inancından uzaklaştırma riski taşır. Bu makalede, Kur’an’ın yeterliliği konusunu, ilgili ayetler ve İslam’ın temel prensipleri ışığında ele alacağız. Kur’an, insanlara doğru yolu göstermek için indirilmiştir. İsra Suresi 9. ayette şöyle buyrulur:
> “Şüphesiz, bu Kur'an, en doğru yola iletir.”
Bu ayet, Kur’an’ın, bireysel ve toplumsal hayatın her alanında rehberlik etmek için yeterli olduğunu açıkça ifade eder. Kur’an, Allah’ın kelamıdır ve eksiksiz bir mesajdır. Enam Suresi 38. ayet de bunu teyit eder:
> “...Biz Kitap’ta hiçbir şeyi noksan bırakmadık...”
Allah, insanlara doğruyu göstermek ve yanlıştan sakındırmak için her türlü bilgiyi Kur’an’da sunmuştur. Bu ilahi mesaj, insanoğluna düşen görevin aklını kullanarak Kur’an’ı anlamaya çalışmak ve hayatına uygulamak olduğunu göstermektedir. Kur’an’ı anlamak, insanoğlunun aklını ve çabasını gerektirir. Bu süreçte hata yapmak mümkündür; ancak bu hatalar insanı şirke düşürmez. Çünkü Allah, samimiyetle Kur’an’ı anlamaya çalışan kullarını doğruya ileteceğini vaat etmiştir. Bakara Suresi 32. ayette, meleklerin Allah’a şöyle dediği aktarılır:
> “Dediler ki: ‘Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten sen, her şeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın.’”
Bu ayetten, bilginin asıl kaynağının Allah olduğu ve insanoğlunun sınırlı bilgiye sahip olduğu anlaşılmaktadır. Kur’an üzerinde tefekkür eden bir mümin, hatalı bir çıkarım yapsa bile, Allah’a yöneldiği sürece doğru yolu bulacaktır. Burada önemli olan, Allah’a sığınarak ve samimiyetle Kur’an’ı anlamaya çalışmaktır. Bazı kişiler, geleneksel inanışlarını Kur’an’la karşılaştırdığında bu inanışların Kur’an’da yer almadığını fark eder. Ancak, bu durumda yanlış olan Kur’an değil, kişinin geleneksel inanışlarıdır. Bu kişilerin hatası, öğretilerini sorgulamak yerine Kur’an’ın yeterliliğini sorgulamalarından kaynaklanır. Oysa doğru olan, her türlü inanç ve pratiği Kur’an’a göre değerlendirmektir. Kur’an, Allah’ın insanlara sunduğu en büyük nimettir. Onun içeriği Allah’ın kelamı olduğu için eksiksiz ve yeterlidir. İslam’ın esaslarını anlamak ve yaşamak için başka bir kaynağa ihtiyaç yoktur. Bu gerçek, Enam Suresi 38. ayetteki şu ifade ile net bir şekilde ortaya konmuştur:
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta