İslam, Allah’ın indirdiği Kur’an-ı Kerim üzerine bina edilen bir dindir. Ancak tarih boyunca, İslam toplumlarında geleneksel anlayışlar, mezhepler ve hadisler üzerinden şekillenen din algıları, Kur’an’ın öğretilerinden sapmalara neden olmuştur. Bu sapmalar, kimi zaman insanları farkında olmadan şirk itikadına sürüklemiştir. Şirk, Allah’a ortak koşmak veya Allah’ın hükümlerinin yerine başka hükümleri koymak anlamına gelir ve İslam inancına göre en büyük günahlardan biridir. Bu yazıda, İslam’da yalnızca Kur’an’ın tek hüküm kaynağı olduğu gerçeği üzerinde durulacak ve geleneksel din anlayışlarının tehlikelerine dikkat çekilecektir. Kur’an-ı Kerim, İslam’ın temel kaynağı ve Allah’ın indirdiği hükümlerin tamamıdır. Allah, insanlara yalnızca kendi hükümleriyle yaşamalarını ve bu hükümlere göre yargılanmalarını emretmiştir. Maide Suresi’nin 44. ayeti bu konuda oldukça nettir:
"Kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar, kâfir olanlardır."
Bu ayet, Müslümanların hayatlarının her alanında Kur’an’ı esas alması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Ancak, tarih boyunca mezheplerin ve hadislerin hükümleri, Kur’an’ın hükümleriyle çelişmiş ve bu durum birçok Müslümanı farkında olmadan şirke düşürmüştür.
Geleneksel İslam anlayışı, mezhepler ve hadisler üzerine kurulmuş bir yapı arz eder. Bu anlayış, zamanla Kur’an’ın açık hükümlerine aykırı birçok uygulamayı meşrulaştırmıştır. Örneğin, Kur’an’da haram olmadığı halde mezheplerin bazı hükümleriyle haram kılınan konular bulunmaktadır. Bu, insanları Allah’ın hükmünü ikinci plana atarak, beşerî hükümlere tabi olmaya yönlendirmiştir. Bu durum, Kur’an’a aykırı olduğu için şirk olarak nitelendirilir. Allah, insanlara yalnızca kendi hükümleriyle amel etmelerini emretmiş ve bu konuda hiçbir ortağı kabul etmemiştir. En’am Suresi 23. ayetinde bahsedilen müşriklerin, ahirette kendilerini temize çıkarmaya çalışmaları, onların dünyada yaptıkları ibadetlerin Allah katında geçersiz olduğunu ortaya koymaktadır. Bu kişiler, namaz kılmış, oruç tutmuş ve hatta ilim meclislerine katılmış olsalar bile, yanlış bir inanç üzerine bina ettikleri ibadetleri onları kurtarmamıştır. Çünkü İslam, yalnızca doğru inanç temelinde yapılan ibadetlerle anlam kazanır. Şirk, yalnızca Allah’a ortak koşmak değil, aynı zamanda Allah’ın hükümlerini çarpıtmak ve bu çarpıtılmış hükümleri topluma dayatmaktır. Bu durum, bireyin hayatını daraltır ve toplumsal adaletsizliklere yol açar. Kur’an, insanları şirk konusunda uyarmış ve şu ayette bu tehlikeye dikkat çekmiştir:
"Zulmedenlere eğilim göstermeyin, yoksa size ateş dokunur." (Hud Suresi 113).
Bu ayet, zalimlere destek vermenin, onları sevmenin ve onların görüşlerini benimsemenin bile kişiyi cehennem azabına sürükleyebileceğini belirtmektedir. Şirk itikadına sahip olan gelenekçi kanaat önderlerini destekleyenlerin de ahirette onlarla birlikte hesap vereceği açıktır. Kur’an, İslam’ın tek kaynağıdır ve bu gerçek, tarih boyunca pek çok ayetle tekrar tekrar vurgulanmıştır. Müslümanların, herhangi bir mezhep, hadis veya geleneksel anlayışın hükümlerini, Kur’an’ın hükümleriyle çelişir şekilde benimsemeleri, onları farkında olmadan şirke sürükleyebilir. En’am Suresi 116. ayeti bu konuda oldukça çarpıcıdır:
"Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak zan ve tahminle yalan söylerler."
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta