Duygularım ve düşüncelerim içimdeki masum ve utangaç çocukla
tırmanırken yaşam merdiveninimde;
gökyüzünün kızıla boyandığı bir gün bitiminde
Akdeniz´in masmavi sularının köpük köpük dalgalarının
vurduğu sahile gittim çılgınca koşarcasına…
Güneşin kızıllığıyla kucaklaşmış yosun ve iyot kokusu geliyordu denizden
akşamın lacivert- mor renkli gökyüzü altında
pırıl pırıl ıslak kumlar davetkardı ihtirasla…
Çıplak ayaklarımla, üzerimdekilerin ıslanışlarına aldırmadan
delicesine koştum ıslak kumlara…
Düşlerime sığınan belirsiz anıların çizgilerinde
kumdan kaleler yaptım ıslak kumlardan…
Korumaya aldım, sahilden topladığım midye,istridye kabukları
ve deniz taşlarıyla, denizden gelen dalgalar vurup yıkmasın diye…
Kale burçlarını da deniz yıldızlarıyla süsledim pırıl pırıl…
Öyle güzel oldu ki kumdan kalelerim
içimdeki masum ve utangaç çocuk el çırptı sevinçle…
****
Tüm özenle korumalarıma karşın
denizden gelen cok sevdiğim
ama çok ta korktuğum
bembeyaz köpüklü dalgalar gelip
hışımla vurdu ellerimle inşa ettiğim kumdan kalelerime…
Dağılmış istridye, midye kabuklarım ve deniz taşlarımdı geride kalan
ve yitirilmiş umutlarım …
Sanki o güzelim sevgi- sevgi, umut-umut
düş-düş harçlarla özenle yoğurduğum
inşa ettiğim kumdan kalelerim hiç yokmuş gibi..
Öylesine acıdı ki yüreğim;
emek verdiğim, sevdiğim, özenle koruduğum
hiç yıkılmayacak sandığım kumdan kalelerim yitip gitmişti
ardında hüzünler bırakarak…
Hani insan sevdiği birşeye ne kadar emek verirse
kaybettiğinde de acısı, o denli büyük ve derin oluyor ya…
Benimde yüreğimden birşeyler koparıp, yerlerinde izler bırakip gitti
bir daha geri dönmemecesine
kumdan kalelerimin yıkılışı gibi…
****
O günden sonra;
belirsiz sevgilere
umut, düş ve hayal kırıklığı yaşamak korkusuyla
hep kapalı kaldı gönül kapım…
Korkuyordum bir şelale gibi akan zamanlardan…
Düşlerimin uslanmaz yüreğinde
yarım kalan şarkılardan
yarım kalan şiirlerden…
Yeni kumdan kaleler yapamadım
onları yıkabilecek güçte dalgalar olmasa da…
Beynimin yaşanmışlıklardan öğrendiği korkular
öylesine sarmıştı ki benliğimi
yüreğimin etrafına sert kayalardan koparılmış taşlardan
ve betondan setler cektim, yakıcı derin acılar, kederler derinlere sızmasın diye…
****
Oysa, kumdan kaleler yapmaya devam etmeliydim
elimde olmayan nedenlerle yıkılsa bile…
İçimdeki masum ve utangaç çocukla karşılarına geçip
saygıyla gülümseyerek, bembeyaz köpüklü deniz dalgalarıyla
masmavi gökyüzü, güneşle ve yosun kokularıyla
yasamla içiçe olmanın tadına varmalıydım…
Fırtınalı dalgaların yıktığı kumdan kalelerimde
kendi yeteneklerimi görebilmeliydim…
daha iyi, daha güzel, daha sağlam kumdan kaleler yapabilmek için
ne yapıp, ne yapamayacağımın bilincine vararak…
Zaman, bir nehir gibi akarak denizlere ulaşmasına
az bir mesafede olsa da, farkındalığında olmaktan mutluluk duyuyorum şimdi…
Artık deniz kıyısına çok yakın yerlere kumdan kaleler yapmama deneyiminde,
sevgiyle, emekle,özenle nakış nakış işledigim kalelerimi yıkan,
o fırtınalı dalgalardan öğrendiğim çok şeyler olduğunun ayırdındayım şimdi…
Bunun farkındalığında da büyüdüğümü, direngenleştiğimi ve olgunlaştığımı hissettim yaşam nehrimin denize ulaşmasına çeyrek kala…
Kumdan kalelerim!
geriye kalan çeyrek yaşam da olsa,
sizden öğrendiklerimden değerlendirebileceğim çok şey var daha…
Yaşamımın anlam ve derinliğine katkınız için teşekkür borçluyum size…
Yüksel YenicecaglarKayıt Tarihi : 15.3.2009 11:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
ve deniz taşlarıyla, denizden gelen dalgalar vurup yıkmasın diye…
Kale burçlarını da deniz yıldızlarıyla süsledim pırıl pırıl…
Öyle güzel oldu ki kumdan kalelerim
içimdeki masum ve utangaç çocuk el çırptı sevinçle…
****
utangaç çocuk hep el çırpsın sevinçle...VE.
kumdan kalelerimiz yıkılsa bile...coşku hiç dinmesin ,yaşama sanatı böyle pekişiyor ,kenar süsleriyle zenginleşiyor......
içseslerin ve samimiyetin eşliği sürüklüyordu okurken ..
sevgilerimle....
yıldız özdemir....
,,şairimize özlü selam...
TÜM YORUMLAR (25)