Bir kum tanesinin kaderinin düşündüm hiç kum görmediğim kapalı bir ofis penceresinde..
Belki de hiç görmediğim denizleri görmüş, fırtınaya tek başına gücü yetmeyen, savrulan minicik gri kum tanesinin kaderini..Sarhoş denizlerin yeşil mavi arasındaki kararsızlığına şahit..Ve kimbilir kaç yüzyıl daha oradan oraya..
Ne garip değil mi? Evrende bir nokta kadar yer kaplayan, ne siyah ne beyaz, arada sıkışıp kalan bir öykü onunki..bazen ıslak bazen kızgın..Kim anlarki öyle değil mi kalabalıklar arasında kaybolan ve yalnız başına görünen bir anlamı olmayan herhangi bir tanenin kendince anlamını..
Evrenin en sonsuz uzaklığından baktığımda kendimin de o nokta kadar küçücük, ama düşündüğümde ne büyük bir anlamımın ve hikayemin olduğunu o kalabalıkta kim bilebilir ki..Bir sahilin tam ortasındaki kum yığınının en üstünde ya da en altında olmanın o kuleyi hiç bozmayacağını elinde kovasıyla ne anlar ki çocuklar..
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta