Bu gece
Gökyüzü dumanla örtülü
Ve yıldızlar birer suskun tanık
Yanıyor çocukluğumun ormanı
Sanki biri
Elinde benzinle, kibritle
Ama elleri görünmüyor
Ama niyeti bariz
Düşünüyorum da
Bunu yapabilen
Bir kuşun dilini de yakar
Bir sincabın göçünü de
Toprağın belleğini de un ufak eder
Çünkü bu gece
Sadece ağaçlar değil
Bir ülkenin vicdanı da
Kavruluyor sessiz sessiz
Yanıyor sarıçam
Yanıyor sandal
Yanıyor kızılcık
Ve her biri bir ana diliydi bu toprağın
Şimdi hepsi
Sessizliğe çevrildi
Yangın yutuyor ne varsa
Bir kaplumbağa ters dönmüş kabuğunda
Bir karaca
Henüz can vermemiş yavrusunun başında
Ve insan
Cebinde hâlâ çakmağı
Kamerası açık
Vicdanı kapalı
Bu gece
Kuşlar göç etmiyor
Çünkü göç yolu yok artık
Gökyüzü yangının dumanında boğulmuş
Ne turna geçiyor
Ne martı sesleniyor
Ne yusufçuk uçuyor göletin üstünden
Bu gece
Bir ülke
Seyrediyor kendi yanışını
Ekranlarda
Bir iki mırıldanma
Bir iki temenni
Ama kimse sormuyor
Bu ateş nereden
Kimden
Niçin
Ve ben
En çok
Küllerle kaplı o toprağı düşünüyorum
İlkbaharda neye gebe kalır bu yarık toprak
Çıkar mı içinden yine bir umut
Yoksa
Bu ülkeye
Tohum bile küstü mü artık?
Kayıt Tarihi : 29.7.2025 15:31:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şiirin başlığı Aydan Özdemir'in önerisi üzerine yeniden düzenlenmiştir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!