Cevat Çeştepe - Kültür başkenti İstanbul ...

Cevat Çeştepe
1210

ŞİİR


147

TAKİPÇİ

Bugün İstanbul/Sultanahmet meydanında yaklaşık 20 mt. yüksekliğinde bir dikilitaş vardır. Meraklılarımız bilirler geçmişini, tarihini. Bu taş bu meydana yaklaşık 1610 yıl önce (390 yılında) Bizans İmparatoru I.Thedossius tarafından Mısır’dan nakliyesini sağlamak amacı ile özel bir gemi yaptırılarak getirilmiştir. Ve getirildiği tarihte ise yaşı gene yaklaşık 1850 dir. Mısır’da 18.sülale imparatoru III.Thutmosis tarafından kazanılan bir zafer adına diktirilmiştir. Yani dikilitaş bugün 3500 civarındaki yaşı ile 6 parçası eksik olarak dünyanın belki bu en önemli meydanında, soyundaki imparatorluk vakarına yakışır bir ağır uslulukla kıpırdamadan durmaktadır. Meraklılar bilir geçmişini dedik te acaba bu meraklıların sayısı 15 milyonluk İstanbul’da ne kadardır, kaç kişidir. Toplayıp saymaya kalksak şu yukarıda iki satırda özetlenmiş halini bilen 1000 kişi çıkar mı dersiniz.

Ve şimdi 2010 yılında İstanbul Avrupa Kültür Başkenti olmaya hazırlanıyor. Sadece şu 3500 yıllık dikilitaş ve hemen yanı başındaki diğer eserleri ile birlikte ve burmalı sütunu, Sarnıçları,Alman Çeşmesi, III.Ahmet Çeşmesi, Sultanahmet camii ve elbette Ayasofya ile sadece bu meydan sadece belirlenmiş bir takvim yılının değil bütün zamanların dünya meydanı olmaya, dünyanın merkezi olmaya hakkı vardır, yakışırlığı vardır. Ama dedik ya bu meydanın “anlam ve önemini” ne yazık ki bu kentliler bile tam olarak bilememektedirler ve bilebildiğini varsaydıklarımızın sayısı da ne yazık ki “ağabeylerim, ablalarım.., şu elimde gördüğünüz…” çığırtkanlığı ile toplanan meraklı topluluğundaki insan sayısından hiç de fazla değildir.

Ve şimdi 2010 yılında İstanbul Avrupa Kültür Başkenti olmaya hazırlanıyor. Bir kentin kültürel kimliği elbette her dönemin mimari başyapıtlarının bir meydan etrafında ya da içerisinde derli toplu sergilenmesiyle kendini göstermez. Edebiyatının dünya dillerine aktarılması, tanıtılması. …Müziğinin konser salonlarında yorumlanması ve dinletilmesi … Gösterişli müze/saraylarda tüm geçmişi ve bugününün değerlerinin galerilendirilmesi, tiyatro salonları, sinema salonları, geniş ve akıcı bulvarları ama hemen arkalarında daracık Arnavut kaldırımlı sokakları, çağdaş mimari gökdelenleri ama hemen diplerinde cumbalı-kafesli evleri ile birlikte oluşturulan ve işinin gerçekten uzmanı beyinlerle, ellerle şekillendirilen bir kompozisyon da gerekir. Yüksek bakımlı ağaçlarının doldurduğu göz alabildiğine uzanan parkların serinliğinde ama mahalle aralarının bakımlı, güvenli ve çocuk cıvıltılı parklarında ısınabilmekte gereklidir.

Ve şimdi 2010 yılında İstanbul Avrupa Kültür Başkenti olmaya hazırlanıyor. Öncelikli görevin sanıyorum ki Kültür Bakanlığı ve belediyeler e düştüğünü sanıyoruz. Uykusundan fırsat bulup ve gördüğü rüyaların da etkisi ile gözünü açar açmaz “birbirinden değerli vecizelerini sıralayan” bir kültür bakanı ile ve beş-on kilometrelik Taksim/Yenikapı metrosunu bitirememiş olmasını hala haklı gerekçelere dayandırmaya çalışan ama bunun yerine yer altı tünelleri ile şehri bir baştan bir başa delik deşik etmeye çalışan bir belediye başkanı ile bu iş ne kadar yürütülebilir ki … Hele hele yerine yenisi koymadıktan sonra eldeki salonları kazma darbeli inşaat artıklarını çevirme istekleri ile bu iş ne kadar gerçekleşebilir ki….

Tamamını Oku