Sokaklar ağır, sessizlik derin;
her taş bir anıyı taşır,
her gölge geçmişin nefesi gibi.
Bir aşk hâlâ titrer duvarlarda,
tırnak izleriyle kazınmış umut,
geceyi delercesine çırpınır.
Rüzgar taşır uzak çığlıkları,
işçilerin, yalnızların, düş kırıklarının;
ama güneş sessizce yükselir,
her alevin ardından bir ışık bırakır.
Yanmış her bina, direnen bir tohum gibi,
toprağa yeniden kök salar,
sessiz ama inadına yaşamla dolar.
Gözlerimde şehir, gözyaşımda yangın;
sokak lambaları titrer,
her ışık bir nefes gibi sarsılır karanlıkta.
Vicdan sorar, tarih haykırır:
“Kim kaldı, kim yok oldu bu topraklarda?”
Alevlerin içinde bir melodi yükselir,
melankoli ve direnç birbirine karışır;
geçmişin yankısı, geleceğin sessiz adımı
şehrin taşlarına işlenir.
Bir çocuk koşar harabeler arasında,
elleriyle gökyüzüne tutunur;
yaşlı bir adam hatırlar yılları,
gözlerinde biriken yalnızlık,
küllerle kaplanmış hatıralara açılır.
Ama hâlâ umut var;
aşkla, vicdanla, dirençle.
Şehir yanarken bile biz varız,
düşlerimizde, sevgimizde, suskun çığlıklarımızda.
Her yanan sokakta yeniden filizlenen hayat,
her sönen ışıkta yeniden doğan sabah.
Şehir yanıyor,
ama kalplerimizde bir şafak yükseliyor;
her küllenen duvar, her sönmüş lamba
bize anlatıyor:
Yaşam, her zaman yeniden başlar.
Kayıt Tarihi : 20.10.2025 11:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İnsan kalbinin de bir anlamda şehir olduğunu düşündüğümde bu dizeler döküldü kalemimden
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!