Küllerden doğan bir anenin destanı

Ömer Tural
1826

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Küllerden doğan bir anenin destanı

KÜLLERDEN DOĞAN: BİR ANNENİN DESTANI

(Genişletilmiş Hikâye–Şiir Karışımı)

Bir zamanlar, yüreği ürkek bir kuş gibi titreyen bir kadın vardı.
Çok şey görmüştü, çok şeyden kaçmıştı; ama yine de içinde
“Belki bu defa doğru insan, doğru yuva…”
diye çırpınan bir umut kalmıştı.

Bir bahar günü tanıştı kaderiyle.
Güldü, inandı, güvendi…
Bazen en büyük hataları,
en çok inandığımız yerlerde yaparız ya,
o da öyle yaptı.

Ve o iki minik melek geldi dünyaya.
İçini onlar büyüttü,
kaderi onlar anlamlandırdı.

“Ben artık iki kalbin annesiyim,
İki nefes için yaşarım,
İki küçük adım için
Yollara düşerim…”

Fakat mutluluk dediğin,
bazı kadınların kapısını uzun süre çalmaz.
Bir gün anladı ki,
sevdiği insanın yüzü başka birine dönmüş,
sözleri başka dudaklara akmış.
Gözlerinin içindeki bahar,
bir anda kışa kesmişti.

Ve o ağır kararı verdi…
İki çocuğunu koluna aldı,
yüreğini avuçlarına sıkıştırdı,
sessizce çıktı evden.
Ardında bıraktığı yılları
kimse duymadı, kimse bilmedi.

Yeni başlangıç kolay değildi.
Her sabah biraz daha yoruldu,
her gece biraz daha büyüdü acısı.
Ama çocuklarının nefesi,
onu her şeye rağmen ayakta tuttu.

“Ben düşersem,
Onlar da düşer…
Ben susarsam,
Hayat susar…
Ben yorulsam da
Yürümek zorundayım.”

Bir süre sonra yeniden denedi kaderi.
Bir yuva kurmak,
çocuklarına bir omuz sağlamak istedi.
Ama kader, aynı yerden bir kez daha vurdu onu.
Bu yeni adam da sadakati bilmedi.
Bir kadının yaralı yüreğini
bir kez daha parçaladı.

Bu kez dizlerinin bağı çözüldü belki,
ama durmadı.
Ağladı, ama sildi gözyaşını.
Gece sesini duyan olmadı,
ama sabah olduğunda
yüzünde her zaman o güçlü anne hali vardı.

Gündüz çalıştı,
soğukta titredi,
sıcakta kavruldu,
namusuyla kazandığı lokmayı
çocuklarının avucuna bıraktı.

Toplum ise…
O, en sessiz yerinde kaldı toplumun.
Kimse görmedi, kimse fark etmedi onu.

“Bu kadın nasıl ayakta duruyor?
Nasıl taşıyor bu yükü?
Kim bilir kaç gece
kendi kendine yandı bu yürek…”

Ama kimsenin bilmediği bir şey vardı:
Onun kalbi, acıyla değil,
sevgiyle güçleniyordu.
İki küçük çocuk,
onun içindeki en büyük mucizeydi.

Her düştüğünde onlara baktı.
Her yıkıldığında onların sesini duydu.
Ve her defasında küllerinden
yeniden doğdu.

“Ben bir kadınım,
Ama önce anneyim.
Kader beni ne kadar sınasa da
Ben evlatlarımın umuduyum.”

Yıllar geçti…
Çocukları büyüdü,
acılar hafifledi.
Kadının gözlerinde artık
bir hüzün değil,
bir gurur parlıyordu.

Çünkü o, yenilmedi.
Çünkü o, vazgeçmedi.
Çünkü o, sessizce bir destan yazdı.

Bugün, kimse bilmez belki
onun hangi acılardan geçtiğini,
hangi kapılardan döndüğünü,
hangi gecelerde kendi kendine sarılıp
yastığına sığmaya çalıştığını…

Ama biz biliriz:
O kadın, görünmeyen kahramanların
en sessiz gürültüsüdür.

“Yıkıldım sananlara inat,
İşte buradayım.
Kendi küllerimden doğdum
Ve iki çocuğum için
Yeniden kanatlandım.”

Ömer TURAL
29 / 11 / 2025

Ömer Tural
Kayıt Tarihi : 7.12.2025 11:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!