Şimdi ucu küflü bir mazinin
Geçmeyen yanlarından yazıyorum.
Bir yaranın kabuğuna isyanı bu;
Şiir değil, sen yine de oku ve geç.
Beni sevmeyen yanlarının isyanıyla
Duvarları yumrukladığım anlardayım.
Ceplerime doldurduğum umutlar sus pus,
Kendini ifade edemeyen bir ben...
Yine susturuyorum dilimi.
Her şey o bilindik sona koşuyor,
Ne bir düşünme, nede bir vazgeçiş.
Martılar kaygılı,
Denizler küskün.
Oysa böyle hayal etmemiştim ben.
Bir merhabadan öteye gidemeyen yanlarımı
Törpüledim yastık altlarımda,
Dilimi terbiye ettim sağa sola savrulmasın diye.
Şimdi bir ayrılığın ayazındayım.
Dona çeken hislerime kıyafetler giydiremiyorum.
Üvey bir mutluluk kapı eşiğinde bekliyor;
Gözleri bulutlu bir gece gibi...
Anadan üryan bir acı,
Üfleyip geçsinlik kullan-at mutluluklar.
Dibini gördüğüm şarap bardağım,
Her gece dilime dolanan o mahur beste...
Müjganlar kayıp,
Nalanlar umutsuz,
Aytenler yarınsız.
Böyle bitmiyordu bu gerzek dizi,
Kim yazdı bu sonu?
Türk filmlerinden sıçramış bir aşk,
Boynuma dolanan siyahi şal,
Dudak aramda yarısı yanmış sigara.
Dumanında sen...
Ah, bu şarkılar...
Ne başını ne de sonunu hatırladığım nakaratlar gibiyim.
Tekrar tekrar doluyorum aşkı dilime;
Umutlar ceplerimde paramparça,
Kirpik uçlarımda intihara meyilli damlalar.
Biri kapatsın gözlerimin bozuk vanasını!
Her gece ağlamak zorunda mıyım?
Ne zaman güleceğim, ne zaman?
Boz hayat, boz! Oynamak istemiyorum.
İçimdeki çocuk ağlıyor...
Ve sustukça büyüyor içimdeki yalnızlık.
05.01.2025 01:42
Kayıt Tarihi : 5.1.2025 01:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!