Bin dokuz yüz kırklarda, tam da kıtlık zamanı,
Yoksulluktan, açlıktan halkın çıkarken canı;
Erdemli’nin en yakın köyü olan Çiriş’te,
Bir ibretlik hadise, insanlık hali işte!
İki kardeşten biri, gurbeti ele almış;
Karısı Cennet ise, kayın evinde kalmış…
Eltisiyle geçinip giderlermiş çatmada;
Biraz cin fikirliymiş, büyük elti Fatma da…
Yemeği ve ekmeği esirgermiş gelinden,
Cennet Gelin gariban, ne gelir ki elinden?
Cennet suya gidince, Fatma bulgur pişirmiş;
Sofrayı kurmak için hemen çatmaya girmiş;
Fatma ile kocası, bulguru gizli yerken;
Cennet onları görmüş, biraz dönünce erken;
Fatma çevik hamleyle, düzen vermiş siniye,
Sofrayı da kaldırmış, Cennet görmesin diye!
Ve bulguru saklamış, eteğinin altına;
Kocası sessiz kalmış, karısının haltına!
Cennet çok içerlemiş, eltisinin işine;
Sessiz sessiz ağlamış, öfke vurmuş dişine!
Aradan bir yıl geçmiş, sabretmiş küçük Cennet;
Cebinde bol parayla, eşi dönmüş nihayet!
Sadece para değil, iaşe gani gani;
Karun’un zenginliği, terkisindeymiş yani…
Cennet Gelin hasretle sarılırken eşine;
Unuttuğu saadet, yelken açmış peşine;
Çok geçmeden ayırmış, evini ocağını;
Yaşamaya başlamış mutluluğun çağını;
Kocaman bir kazanla pişmiş pirinç pilavı;
Fatma’yı davet etmiş, gelmiş intikam tavı.
Vurulmalı yüzüne, yaptığı muhannetin,
Lakin kalbi temizdir küçük elti Cennet’in,
Elbet farkı olmalı, insanların şeytanla;
Fatma’ya şöyle demiş, münasip bir lisanla:
“Gün kararıp kalır mı, kul acından ölür mü;
Bulgur buta sığar mı, ayrı gayrı olur mu?
Geçmişte olanlara; bir rüyaydı diyelim;
Pirinç pilavı yaptım, yenge gel de yiyelim”
Halil GÜLŞEN
*çatma: Akdeniz bölgesinde, ağaç ve naylon kullanılarak yapılmış geçici ev.
Kayıt Tarihi : 12.5.2010 19:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Olayın Mersin'in Erdemli İlçesine bağlı Çiriş Köyünde yaşandığı sanılmaktadır. Elimizde kesin kayıt bulunmamaktadır. Evinde bir yıl misafir olduğu eltisinin, kendisinden bulgur aşını saklamasına çok içerleyen Cennet'in, kocası gurbetten gelince, bir kazan pirinç pilavı yaparak eltisini davet ettiği ve; 'Kara gün kararıp kalmaz, İnsan oğlu acından ölmez; Bulgur aşı buta sığmaz, Gel pirinç pilavı yiyek' dediği rivayet edilmektedir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!