Çetin Altan usta bugünkü milliyette yazıyor; iki çizgi arası alıntı onun köşesinden:
____________________________________
Şeffaflaşmaya doğru yeni bir adım da sayılabilecek olan, çeşitli alan ve konulardaki anket modası; bendenizin de aklına 'küfür salvolarının en çok, insan organlarından hangisini hedef aldığı' sorusunu getirdi.
Bu konuda bir anket yapıldığını da hiç sanmıyorum.
* * *
Folklorumuzda '7 delikli tokmak, bunu bilmeyen ahmak' diye bulmacalaştırılmış olan, 'kafa'mızın en çok hangi delikleri küfür odağı oluyor acaba?
2 gözümüz mü, 2 kulağımız mı, 2 burun deliğimiz mi, yoksa ağzımız mı?
Ve 1 günde söylenen küfürlerden kaç milyonu belden yukarıdaki delikleri, kaç milyonu belden aşağıdaki delikleri hedefliyor?
* * *
Böyle bir anketin su yüzüne çıkaracağı bir grafik, -adam başına ulusal gelir 5.500 dolara yaklaştığı halde- ulusal gelir dağılımındaki korkunç uçurumun çizdiği grafikle, bir kardeşlik gösteriyor mu?
______________________________________
İlginç değil mi? Usta; böyle bir örnek vermiş... Evet şeffaflık, evet demokrasi, evet göstermelikte olsa ulusal refah göstergelerindeki yukarı doğru ivmeler. Evet doğru ama ya kalite. 60'lı yıllardaki kişi başına düşen 200 USD'lık gelirin bugün 6000 USD'na yaklaşmış olmasına rağmen genel ve bildik anlamlı kalitenin nerelerden nerelere geldiğinin hesabı yapılıyor mu. yapılıp ta bir farkında olabilmek düğmesini çevirip ışığını yakabiliyor muyuz. Düğmeyi çevirdiğimiz zaman odamızın içini dolduran yapay güneşin aydınlığından ne ölçüde ve hangi yöne doğru yararlanıyoruz. yada yararlanabiliyor muyuz. bir solarium buharlaşmasının tenimize arapsaçı kıvırcıklığında esmer bir gölge olarak düşmesinden başka bir işe yaradığı konusunda bir acabamız bile olabiliyor mu kendimize sorduğumuz?
Evet küfür hangi delikle ilgili seçim hakkını kullanırsa kullansın, psikolojik terapi yönü ne kadar güçlü olursa olsun ve hangi sınıfsal ortamlarda üreyip gelişme şansını yakalarsa yakalasın o ortamda olması gereken en doğal çizgideki kalite katmanını bile ozon tabakasını halletmekteki becerimizin çok daha güçlü şekliyle ve bir mitralyöz salvolaması ile delik deşik etmektedir.
Ve çizdiği resim ister kitlesel heyecanın doruklarında gezinirken, tribünlerde yada meydanlarda olsun, isterse iki kutuplu bir masa başı sohbetinin dingin boyalı badanalarının yansıdığı şarap kadehli, çay bardaklı bir ortamda hatta hepsinin de ötesinde görünmeyen çizgilerimizin, mimiklerimizin kristalleşmiş haliyle bir beyaz cam arkasının sınırsız sanal atmosferinde.
Nerede olursa olsun hangi sevdiği/sevmediği ortamda kullanılırsa kullanılsın küfür; sonuçta bünyenin tükürük zerreciklerini de beraberinde getirmektedir ve her koşulda kirlenmenin baş sorumlularından birisi ve belki en önde gidenidir.
Yeryüzünün bütün ekilebilir alanlarını 'sivri acı biber' ekimine ayırsak belki önüne gene de geçemeyiz ama en azından kalite arayış dedektifliğimizin giysilerini üzerimize geçirmeden ve elimize büyüteçlerimizi almadan evvel ekose şablonumuzun bir köşesine kendi fotoğrafımızı yapıştırarak işe başlayabiliriz.
Kayıt Tarihi : 4.4.2007 13:29:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
bu yazının hikayesi; hep yakındığımız 'iki laftan sonra başlıyor küfürleri sıralamaya abi, ama böylede olmuyor ki' meselesidir...
![Cevat Çeştepe](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/04/04/kufur-kalitenin-supurgesidir-elestiri-notlari.jpg)
DOĞRU SÖZE NE DENİR?
'''Evet küfür hangi delikle ilgili seçim hakkını kullanırsa kullansın, psikolojik terapi yönü ne kadar güçlü olursa olsun ve hangi sınıfsal ortamlarda üreyip gelişme şansını yakalarsa yakalasın o ortamda olması gereken en doğal çizgideki kalite katmanını bile ozon tabakasını halletmekteki becerimizin çok daha güçlü şekliyle ve bir mitralyöz salvolaması ile delik deşik etmektedir.''''
16 Nisan tarihine yaklaştıkça, bu düşüncenizde kaliteleri, duymazlığa vardıracak tüm hünerlerin yoğun olduğu bu zamanda hiç olmazsa, daha geniş alanlarda, daha çok ses birliğine öylesine sımsıkı sarılma ihtiyacı duyuyorum ki, bir dilek gibi, bir dua gibi...
bir düşünür yeleği bu üstlenilen ve taşınan onur hakkı bu insanlığa emekle, yüreğinizi kutluyorum....
bu konumun çalışılmaya kaçınılmazlığı yüreğimi serinleten değerleriyle, yorumlarınızı paylaşımınıza teşekkür ediyorum...
en kalbi sevgilerim, saygılarımla
...........................Bunun üzerine söylenecek söz bulamadım ben..Saygımla...
TÜM YORUMLAR (4)