Küfretmenin Bir Düşünce Hürriyeti Olduğu ...

Küfretmenin bir düşünce hürriyeti olduğunu benimseyebilir diğer ülkeler. Tarihleriyle yüzleşemeyen ayıplara eğitilmez toplumlar.

Türklüğüme dokunulmaz! Türkiye’yi parçalamayı başarabilirler, ama Türk uygarlığımı yaşatmaya her çareye baş vuracağım! AB üyeliği gereklidir elbette, savaş histerilerine maruz kalmayalım diye… Bu tehditlerle, hukuku yıprattıktan sonra da almayacak ve millete yapılacak zulmete sorumluluğu taşıyabilecek misiniz bu 301 kaldırmasıyla ve bir dizi yoksunluk kanunlarıyla? Parti kapatılır, eğer, vatan varlığı ve bütünlüğü ile milli varlıkları teslim ediyorsa…

AB’ye almaya zorlandırmak ne demek? Kaç ülkeyi aldılar, korumak için mi, korunmak için mi? AB ile, savaş varlığı zayıflasın amacı, takdire değer düşünceydi. Bu gerçeği neye kullanıyorlar şimdi? Tuzaktayız!

Bir milletin sağlığı ile sorumluluk taşıyan bir vatandır Türkiye! Uygarlık zenginliği ile nice halk toplulukları yaşam korunuyor Türkiye varlığı ve bütünlüğünde. Hangi ticaret amacına, bunlardan kaçını, neye feda edeceksiniz?

Kürt ve İslam ılıtma saldırganlığını asla durdurmayacaklar, asla aralarına almayacaklar! Bu şiddet suçlarına af kabullenilse de, bitmeyecek sorun! Bu vatana siyasetçiyim diyerek ticaret mi koşuyorlar? Diledikleri kadar diledikleri kazıları yapıyorlar zaten, neden? Türkiye gerçekçi düşünsün bakalım…

Türkiye, demokrasi içinde yaşayacaktır! İster AB ile ister AB’siz! Sorun, kim tarafından neye saptırılıyor, konuşulmuyor. AB de demokrasiyle yaşıyor işte! Yasalara uyuluyor farkıyla ama! Türkiye topluluğu ayrışıp, Kürtçe koyalım, İslam’ı ılımlatalım, peki sonra? Haykıran oldukça izin veririz devamına. Onlar bir adliye anlayışı kurar, işgal kararı verir, gelir yerleşir evine… Hangi adliye geçerlidir diye uğraş bakalım… Bunu biliyor AB!

Türkiye’de demokrasi, var olan hukukuyla uygulansın, budur istenen! Budur cumhuriyetin kuruluşundan beri engellenen ve istenen!

Her önüne gelen parti kurabiliyor havası demokrasi olamaz! Demokrasi, toplumun, huzuru ve refahına korunacağının sorumluluğudur! Anama küstüm, babama kızdım, şöyle istiyorum keyfiyeti değildir! Küsmelere de, kızmalara da hukuk, tıp, imar, tarım, eğitim, yardımlaşma organları sorumluluk taşır. Demokrasi ile vatan selameti unutuluyor mu acaba?

Kabaramazsın kel Fatma anan güzel sen çirkin fırtınası esmeyi bir senaryo olarak vatan ahlakı sergilemez sayın siyasetçiler!

Demokrasi, o yanı bunu yapar, bu yanı şunu tarar keyfiyeti değildir! Kültürlü, medeni bir siyasetçi ödevine insan olamıyoruz diye, o kanun veya bu tehdit ile saldırmak ve kişisel beslenmek histerisidir sadece… Saldırganlığı gruplaşarak, millet varlığını, vatan varlığını ezenler, milli mülkü soyanlar, soygunluk arsızlaşanlar cezayı görecektir!

Bir milletvekili, başbakan da suç işleme hürriyetine sahiptir, cezalandırılması ama hür değil. Bu demokrasi oynuyla, kendini kıskaç altına aldığını bile umursamayan bir milletvekili sistemi uygulaması bu kadar kolay... ama var olan demokrasi uygulanamıyor hiç... AB saf mı acaba? Görmüyor mu, görmezlikten gelebilir mi acaba? Hiç cüret ederler mi buna? ...

Anayasa mahkemesi, Türkiye toplumunun yaşamı için kaçınılmaz ve zorunlu bir güvendir! Her parti kapatılabilecektir! Hiç bir vatan saldırmaya mekan edilmeyecektir!

Nisan 2008