Seni hatırlıyorum, yokuşun sonundaki kırmızı ışığa her yakalanışımda cama yaklaşıp bir şey satmaya çalışırdın.
Kir pas icindeki yüzüne yakışmayan gözlerinin hatrına alırdım o gün uzattığın elde ne varsa; kibrit, ciklet, mendil, çiçek.
Kaçta kalkıp gelirdin o köşeye, nerde yatardın gece, kimin kimsen var mıydı, kazandığın paranın ne kadarı sana kalırdı?
İşin doğrusu, gözlerin yesil olmasa merak da etmezdim aslında, ama ıssız çöldeki kaktüsün inadı gibi yemyeşillerdi işte.
Dikenleri içime batmasın diye gözünün içine bakmadan bırakırdım parayı küçücük avucuna; kim niye kıydı sana?
Bir deniz bekliyorduk. Duvara çarpıp ölmesi gibi
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem
Devamını Oku
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta