Henüz sekizinde küçücük bir çocuk;
Heyecanlı mı heyecanlı, koşuyor uçarcasına,
Kavuşmuştu yıllardır, hayalini kurduğu bisikletine
O da, şımarık zengin çocukları gibi,
Kasılarak oturdu bisikletinin üzerine.
Birkaç dakika binebilmek için ödediği,
İki buçuk liranın acısını çıkarmak istercesine,
Saatlerce bindi,bindi,bindi……….
Herkesler görsün istiyordu,
İki tekerleğin üzerinde dört dönüyordu.
Sanki nazlı nazlı süzülen kar taneleriyle,
Dans ediyordu kendinden geçmişçesine.
O pervane gibi döndükçe bisikletiyle,
Kar taneleri yanaklarına öpücük konduruyordu.
Öylesine mutlu, öylesine heyecanlıydı ki,
Üşümüyor, acıkmıyor, yorulmuyordu.
Nasıl yorulsun ki,……………
Zavallı babası yememiş, içmemiş o yoklukta,
Sadece çocuklarımın boynu bükük kalmasın diye,
Sürpriz yapmıştı.
İki kardeş bineceklerdi, ama olsun.
Vardı ya,
Önemli olan oydu sonuçta.
Kelebekler gibi kanat taktı küçücük yüreği.
Uçtukça uçtu, coştukça coştu.
Tırmandı yukarılara çalılıklarla kucaklaşmaya,
Nereden bilsin,
En mutlu gününün, en acı gün olacağını.
Henüz rüyadaydı, uyanmamıştı daha.
Çalılıklardan süzülünce enginliklere,
Freni patlamış araba gibi daldı dikenliklere.
Ne olduysa işte o an oldu.
En mutlu anı,
Ömür boyu sürecek pişmanlıkla doldu.
İnce bir feryat geldi derinlerden,
Acı dolu,
İnim inim inledi küçük çocuk, kıvranıyordu,
Perde yapmıştı minicik ellerini gözlerine, ağlıyordu.
Bu bir kâbus olmalıydı.
Mutluluğu pek kısa sürmüştü, inliyordu.
Bütün bir ömre yetecek, ızdıraplar geliyordu.
Öyle de oldu.
Gözünü hedef alan bir diken,
Girmişti tam isabet,
Yerleşti bir daha çıkmamacasına.
Hastaneler, doktorlar, daha neler neler,
Zavallı baba yoklukla derbeder,
Minik yavruysa gözünü kaybeder.
İmtihan, bu kadarla sınırlı değildir,
Ne acılar biter, ne ızdırap dolu ağrılar.
Küçük çocuk ne bilecekti ki,
Gelecek günlerin, bu günleri özleteceğini.
Gözüne bedel, ağrılı günlere rıza göstereceğini.
Sonra bir, iki yıl dahi geçmeden,
Zamansız elim bir kazada, aniden,
Babacığının vefat haberini alır.
Tomruk düşmüş derler, ezmiş başını zavallının,
Yokluk içinde beş küçük çocuğa,
Nasıl bakacak gencecik kadın.
Rabbim yardım etsin, pek çetin geçecek sınavın.
Hayatın yükü bindi küçücük omuzlarına iki kardeşin,
Henüz ikinci sınıfta bizimki, abisiyse üç.
Hayatın gerçeğiyle yüzleşmek pek güç.
Bir an unuttu gözünün acısını, düştü ekmek derdine,
Veda etti mutlu geçen çocukluk günlerine.
Dört gözle teneffüsleri bekler oldu küçük çocuk.
Arada bir sıranın altına sakladığı,
Gofret kolisine bakar gizlice.
Henüz ilkokul ikinci sınıftadır,
Ama onun bir sorumluluğu vardır.
Öğretmen ders anlata dursun,
O hesaplar tanesi yirmi beş kuruştan,
Kaç lira kazanırım diye.
Hayal eder akşam annesine kaç para vereceğini,
Gülümser.
Hepsini satarsa bu gün, epey kar edecektir.
Küçük çocuk,
Artık babasının kollarının yerine,
Yağmurların kollarına sığınır, onlarla kucaklaşır.
Yanaklarını ıslak ıslak öpen yağmurlara gülümser.
Elini gözünün üstüne götürüp, yavaşça okşar,
Neredesin dercesine, derin bir iç çeker.
Sonra, yağmurla dans ederek evin yolunu tutar.
İnce tozuyla kırıkları kalan gofretin kolisini,
Yattıkları sedirin altına sürer.
Akşam olup, herkes toplanınca eve,
Hemen sedirin altındaki koliyi çıkarır anne.
İştahla yerler içindeki kırıkları.
Keyifle seyreder küçük çocuk onların yiyişlerini.
Kardeşlerine bir şeyler getirmenin onurunu duyar.
Yüzünü hüzünlü bir gülümseme sarar.
Ama hayatın sürprizleri bitmek bilmez.
Henüz bir buçuk yaşında olan,
Evin en küçük kızı hastalanır.
Belki yokluktan,belki ilgisizlikten,belki çaresizlikten
Doktorlar zatüre derler.
Ha bu gün ha yarın ölecek diye günlerce beklerler.
Küçük çocuk büyümüş koca bir adam olmuştur sanki,
İyileşecek der, kardeşim iyileceşek.
Hamdolsun ki inayetine sığındığım Yaradan,
İyileştirir tatlı kızı.
Derken günler, aylar, hatta yıllar geçer.
Küçük çocuk ilkokulu bitirir, artık ağabeydir.
Abisiyle birlikte, sırt sırta vermişlerdir.
Her işte çalışır, buldukları her işe giderler.
Ancak hayat bu, imtihan yeri.
Bitmez ardı arkası kesilmeyen çileleri.
Bu kez diğer erkek kardeş hastalanır.
Beş kardeşle anne,
Çetin bir sınavdadır.
Menenjit derler hastalığına çocuğun.
Ölümcül çaresiz bir hastalıktır.
Amcaları götürüp bırakır, büyük bir hastaneye.
Bu hastane, yedi,sekiz saat uzaktır memlekete.
Tek başına, küçücük bir çocuk, terkedilmiş gibi,
Günlerce ölümle pençeleşir.
Elinden hemşeri olan doktor amcası tutar.
Veli amca, memleketin amcası.
Hakikatli adam.
Küçük çocuk baba edasıyla,
Merak eder hasta kardeşini.
Abisiyle birlikte yola çıkar bilmedikleri,
Hiç gitmedikleri memleketlere.
O sıralar küçük çocuk on ikisinde,
Abi ise on dördündedir henüz.
Köyünden hiç çıkamayan iki küçük çocuk,
Hasta kardeşleri için düşerler yollara.
Güç bela bulurlar hastaneyi sora sora.
Ama göremezler kardeşlerini, pencerelere baka baka.
Zaten inşaatlarda biriktirdikleri,
Üç beş kuruşlarını da kaptırırlar dolandırıcılara.
İki kardeş çaresizce dolaşırken bahçede,
Merhametlerin merhametlisi yetişir imdada.
Yetimlere kol kanat gerer Yaradan.
Kardeşlerine sahip çıkan doktor amcasını,
Karşılarına çıkarır Yüce Rabbim.
Ceplerine üç, beş kuruş koyarak gönderir memleketlerine.
Küçük çocuk görememiştir kardeşini.
Ama mutludur, iyi olacak diye umutludur.
Çünkü doktor amcası söz vermiştir onlara.
Kardeşiniz iyileşecek diye.
Günler günleri kovalamış,
Hasta kardeş dönmüştür evine Allah’ın izniyle
Ama kalkamamıştır yataktan aylarca.
Merhametine sığındığım Rabbim,
Yine kol kanat gerer yetimlerine.
İyileştirir, ayağında hasar bıraksa da,
Ama olsun,sağdır ya yeter onlara.
Şükür secdesine kapanıp hamd ederler Yaradana.
Sonra abi, çalışmak için gider uzaklara,
Ayda yılda görmek pahasına olsa bile.
O şehir senin, bu şehir benim başlar dolaşmaya……
Küçük çocuk;
Kar tanelerinin okşadığı başını,
Dimdik kaldırır havaya, artık büyümüştür.
Acılar olgunlaştırmış,
Hayat teknesinde iyice yorulmuştur.
On sekizine girmişti, az şey miydi?
Düşündü,düşündü,düşündü….
Zaten ağabeylerini göremiyorlardı, otobüslerdeydi.
Ayda yılda görmek zordu, acı vericiydi.
Bir çare bulup, bir araya gelmelilerdi.
Önce bir dükkân tuttu küçük çocuk.
On sekiz yaşın verdiği olgunlukla,
Mutlu bir geleceğe yürüyordu sağlam adımlarla.
Besmeleyle açtı dükkanını, sığınarak Yaradan’ına,
Birleşti kardeşler, kavuşacaklardı umutlarına.
Tek yumruk olup yürüdüler, mutlu yarınlarına.
Yeni bir maceraya atılmışlardı sırt sırda.
Sonra…………………..
Kayıt Tarihi : 2.11.2009 21:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TEBRİKLER......SEVGİLERİMLE.......
Emegine saglik. güzel ve başarılı calismalarını
kutluyorum. tam puanım size ve kaleminize....
selam ve duaile
Saygılarımla
Mehmet Çobanoğlu
TÜM YORUMLAR (9)