Bir gece apansız,
Yalvarırken Rabbime;
Bir imkansızlığın tohumu
Yusuf olmak zor,
Ama bil ki Züleyha olmak daha da zor...
Günah dolu bir kalpte aşkın yeşermesi,
Nefsin pes edip,
Bataklıkta gülün filiz vermesi
Nefretin aska gebe kalıp
Düşününce bir an,
O kadar da kolay değilmiş aslında.
Bir şeyleri elinin tersiyle itip,
Şiire adamak kendini.
Aldanmışlık,yorulmuşluk gerektirir.
Çünkü vardır her bırakmışlıkta bir felaket kıvılcımı.
Topu üç dirhem çorak topraktı,
Yeşerip büyüdü, değdi kökleri arşa değin.
Oysa iki parça börtü böcekle hemhâl idi,
Bir kara parçası bile değildi barbara!
Kusa-er ve Mariaka'nın dağınık aruzları gibi şimdi barbara!
Ah barbara!
Gece bir iki suları.
Yine göz çukurlarımda uyuyakalmış, bir yalnızlık şarkısı çalıyor, çalıyor, çalıyor…
Bitince yine başa sarıyorum.
Bu gece her şarkı sana yazılacak,
Neye, kime, ne diye yazıldığını bilmeyen notalar savrulacak kâğıda kaleme.
Sonra saat dördü beş'i gösterecek.
Ben bir gelincik çiçeğiyim;
Peygamberlerin sevdiği yeşildendir dalım,
Yapraklarım ateş kırmızısı,
Baharın müjdelerini taşırım dört bir yana.
Yeter ki tohumlarımı taşıyan rüzgârlarım olsun.
Ben bir gelincik çiçeğiyim,
Ben donuk satırlarda bir garip M.Akif;
Karanlıklardayım,cinnetin sesi yüzümü kamçılıyor.Miadını doldurmuş müphem hayallerin karanlığına sığınmış bir garip M.Akifim ben.Ben ki her hecenin tınısında hakkı arayanım,hakkın yokluğunda eza ve cefa ile kahrolanım.Gözlerini usulca tavana mıhlayanım tenhalarda.
Ben donuk satırlarda bir garip M.Akif;
Sinemde yumru yumru yutkunamadığım elemler..Elemimle paragrafları azar azar talan edenim ben.Sığamayışım bundandır satırlara.Dönüp duruyorum hakkın düğümlü tılsımında boğulurken.arıyorum,içimdeki mesafeleri,uzakları arıyorum,uzağımdaki yakını yakınımdaki uzağı arıyorum.İçimde aradığım el-hak,ararken bulamamaktan teslim oluşum da el-hak.Arıyorum işte,bıkmadan usanmadan.Bir teslimiyet,bir yok oluş,bir bayrak uğruna binlerce kurban olunmuş bir vatan...Evet,arayanım,ararken yanış,araken dönüş,ararken pare pare sönüşüm ben....
Bu son ikindi sevgili...
Birazdan kalemle mürekkep arasında asırlar boyu hiç bitmeyecek olan o zorlu ve bir o kadar da acı kelime yarışları başlayacak. Aşktan yana iki çift kelam etmek isteyen her kul sarılacak kağıda kaleme apansız...
Ve güneş bir daha hiç ilk ve de son doğduğu yerden doğmayacak...
Önce kalem küsecek kağıda...
Sonra mürekkep içecek andı, bir daha hiç anlatmamaya böylesine aşkı,nazenin-i ömrü...
Sevgili,
Neden hüznün yürege diz boyu aktigi bir gecede tutuk kaldi ki gozlerim gozlerine..
Daha vakit bunca erkenken,edilmeyi bekleyen sessiz yakarışlar varken henüz dilimde..
Satirlarimi hüznün esaretinden kurtarmadan,düze cikarmadan hislerimi neden gormez oldu ki gözlerim gözlerinden baskasini?
...
Ve simdi ardarda sönerken ışıklarım,batmayı bekler son günes satirlarimda...
Sevgiliyi kurak,ot bitmeyen, bir avuc toprakta Allaha emanet deyip giden bir garip ibrahim(a.s) misali...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!