Şimdi denilecek ki kriz emekliye nasıl yansır. Sabit bir geliri var, onunla eskisi gibi idare edip gider. Hatta köylünün imüğü sıkıldıkça, pazardan sebzeyi de daha ucuza alır… Emekliler bari ses çıkarmasın. Düşünmezler ki krizden aslan payını almaya çalışan tekelci sermayenin sinsi sinsi yaptığı zamlar en fazla onları etkiler…
Ama bizim asıl konumuz bu değil, işin bir başka yanından bakacağız. Krizle birlikte artan işsizlikten sonra, açlıktan ölümle yüz yüze kalan insanların sayısı o kadar arttı ki, buna paralel olarak hırsızlıklar da o derece arttı. Malum hırsızlıktan sonra çağırdığınız polis de, hırsız yakalanmaz, tedbirlidir, eldiven kullanır, parmak izi bulunmaz… sitede emniyet görevlisi niye yok? (emekli polisler güvenlik şirketi kurdukça bu baskı da arttı.) kapınıza emniyet kilidi taktırın, paranızı neden evde tutuyorsunuz gibi… hırsızdan çok ev sahibini suçlar nitelik baskın çıkınca, ev kadınları da kendilerine göre tedbir almaya başladılar…
Birincisi paradan daha değerli namus var. Hele İzmir’de gerçekleşen son olay dilden dile destanlaşarak yayıldıkça, çoğu insan parayı bile düşünmez oldu. Hani şu karşılıklı iki daireye hırsız girmiş, iki dairede de para bulamayınca, kadınları kucaklayıp karşı dairedeki komşusu adamın yatağına taşıyıp ‘’bir daha evinizde para bulundurmazsanız daha beteri olacak! ’’ diye not bırakılan olay var ya…Sabah olunca kadınlar kendisini komşu dairedeki adamın yatağında bulunca nasıl şok olmasınlar…
İşte bu olaydan ve tehditlerden sonra kadınlar bütün yaratıcı güçlerini kullanmaya başladılar… Benim hanım da pazar parasını ve gün parasını saklamak için yeni yöntemler geliştirmiş, dalga geçerim diye de bana söylememiş… Bulduğu yöntem, artık giyilmeyecek durumda olan eski elbiselerin cebine koymuş parasını ve bileziğini…
Bir gün kapıya bir yoksul gelince de param yok ama sana şu giyecekleri vereyim diye
o eskileri vermez mi? Verdikten hemen sonra daha o uzaklaşmadan jetonu düşmüş ve ‘’Ay
dur! o çok eski giyilmez! ’’ diye o eskileri geri almış… ne de olsa kapıdaki yoksul adama cebinde para ve altın var diyemezdi ya… o eskiyi kapıp, aceleyle benim yeni ceketimi vermiş.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
sayin,SAIR;
hersey guzel de,/sen
ceket de olsa buldun,
soz edersin gelecek seçimden
yaaaa..
ne olacak,ne yapacak,var/sa benden
vatandas da degilim,ben
olmaz mi acaba,birseyler desen
cekiti alirken
kulagina soyle bir sesleniversen
buyuk dualarim var,bekle benden...
Guveniyorum,dost;ne et,et...
umudum var,
beklerim,
tek çarem gelecek bu,seçimden
Saygilar...
Doğru söze ne denirki,yalnız doğru söyleyeni 9 köyden kovarlarmış,olsun bizde 10.köye merhaba deriz:)) Ama doğrulardan vazgeçmeyiz.Yüreğinize sağlık dostum.Selam ve saygılar...
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta