kraliçe çok mutluydu sarayında hiç hüzün girmemişti içeri.onlara göre herşey sevince güzel insanlar asla zarar vermeyen birbirini seven tanrı melekleriydi...taki o melek gelene kadar.....ihtiyaç vardı o olmalıydı yada öyle sanılıyordu kralın yanına neşe içinde gelen kraliçe -şarkılar mırıldanarak gezerdi hep -gülümseyerek baktı kralına.kıral hazretleri ayağa kalktı kraliçesini selamladı..konuklarıyla taniıştırdı müstakbel eşini...
işte o zaman olmuştu herşey....vezir, ayakta duran kişi- meleği- şöyle sözlerle tanıştırdı espiyle karışık,şövalyemiz ülkemizin en yakışıklı meleğidir...kraliçe tüm neşesi ve samimiyetiyle cevap verdi
sarayımız da da birçok özel ve güzel meleklerimiz var..şaşkın baktı şövalye
kraliçenin içten liği ne mi sözleri nemi çok anlamadı...kraliçe espirinden ve anlaşılamamak tan ürktü...memnun oldum dedi yanlızca ve çıktı yanlarından
derin düşüncelerle. Saçmalamıştı...etkilenmişti... utanmıştı...of çok karışık duygular.... kraliçe bahçesinde gezisine şarkılar söyleyerek devam etti. Yinede unutmamıştı, aradan birkaç gün geçti kraliçenin emrine girdi şövalye artık onun için çalışacak ve onu koruyacaktı-kötülüklerden-kraliçe muhafızlarla gezmeyi hiç sevmemişti ve de hiç edinmemişti onada tuhaf geliyordu doğrusu birisiyle sürekli birlik te olmak....
günlük doğal işlerine devam ediyordu yaptıkları şövalyenin tuhafına gidiyor kraliçeye olan hayranlığı gittikçe dahada derinleşiyor du. hiç kraliçe gibi değildi. çünkü normal halk gibiydi bu görüntüsü altın da böyle bir kişiliği sanırım hiç düşünmemişti şövalya hiç.
sıkılmayada başlamıştı artık kraliçe kendi halinde kendine yeten ve bütün işlerini kendi kendine halleden bir melekti _o halkını da bir melek olarak görürdü hep.Günler böyle geçerken şövalye huzursuz olmaya başladı fark edilmek istiyordu, hayranlık uyandırmak önemsenmek istiyordu.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.