evvel günlerin birinde, herkesin bildiği ama hiç kimsenin tanımadığı bir ülke varmış. o ülke de her ülke gibi bir kral tarafından yönetilirmiş ama belirli bir kraliyet hanedanı yokmuş. kral ölünce, onun yerine geçmek isteyen adaylardan biri seçimle kral olurmuş. yalnız kral seçilebilmek için olmazsa olmaz bir şart varmış; herkesin bildiği ama hiç kimsenin bilmediği bir kural: kral, mutlak suretle ''siyon'' hanedanının çıkarlarını korumak ve kollamak zorundaymış. ''siyon''lar, ülkenin yönetimine hiç talip olmazlarmış ama ülkeyi aslında hep onlar yönetirmiş...
o ülkenin halkı siyon hanedanını hiç sevmezmiş. seçilen krallar da bunu bildikleri için konuşurken hep o hanedanı suçlar ama kapalı kapılar ardında onların sözünden de çıkmazmış. bir kez direniş gösteren bir kral olursa ülke ya hiç anlamadığı bir savaşın içinde bulurmuş kendini ya da ekonomik krize girermiş... hiç bir şey olmazsa da kral aniden eceliyle ölüverirmiş!
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim