Bir kuyruklu yıldızdım ben, çağların soğuk nefesinde.
Yörüngesi isyankar bir köz parçası,
boşluğun kadifesinde açılan gümüş bir yara.
Ne sesim vardı ne soluğum,
sadece içimde taşıdığım o akkor ateş,
varacağım yeri bilmeden
milyonlarca yıllık uykusuzlukla yuvarlanan.
Sonra o an...
Mavi bir bilyenin atmosferine çarptığım,
sürtünmenin beni çığlık çığlığa yaktığı o an.
Dağıldım.
Binlerce ışıltılı zerreye bölündüm,
kendi küllerinden doğan bir anka kuşunun
gökyüzüne bıraktığı sihirli parıltıydım.
Artık köz değil, umuttum.
Artık ateş değil, ışıltıydım.
Toprak bildim o zerreleri, ana bildim.
Damarlarıma sızan bir damla yağmuru hayat...
Ve bir sabah,
yeryüzünün aldatıcı sükunetine açtım gözlerimi.
Artık ne o isyankar közdüm,
ne de göğün başıboş ışıltısı.
Bir çiçektim.
Bir gelincik kırmızısında, bir eflatun cüretinde,
köklerimle karanlığa,
taç yapraklarımla güneşe tutunan
fani bir güzellik.
Şimdi anlıyorum.
Ben ne yalnızca göğün isyankar közü,
ne de toprağın uslu çiçeğiyim.
Ben, o ikisinin arasındaki mucizeyim.
Milyonlarca yıllık yolculuğun bir anlık durağı,
sonsuzluğa bırakılmış bir koku,
koparılmayı bekleyen bir şiir...
Ve bir gün solduğumda,
toprağa karışacak olan şey küllerim değil,
bir yıldızın hatırasıdır...
Hasan Belek
01 09 25
Akçay
Kayıt Tarihi : 31.8.2025 20:39:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ne olduğunu ancak "son anlarda"
Ve
Şiirle tanıştığında anlar
Ve o gizemle biter
Kalan yıllar...
Tebrikler Hasan Bey..
Şiiri ve şairi kutluyorum değerli hocam.
Saygılar sunarım
TÜM YORUMLAR (2)