Güneşi perdeleyenler 
O büyük taksimlerle 
Büyük ellerinde 
Paketleme zahmetinde dahi bulunmadıkları 
O büyük hayalleri 
Bizimlermis ezelden beridir gibi 
Bize pazarladılar 
Büyük ve biçimsiz o elleri 
Optugumuzde gururla 
Bize baktılar
Gözlerinde hep umut verici gün ışığından bir 
Karanfil varmış gibiydi 
O gizemli yüzleri 
Temiz pabuçları ve 
Üzerlerine cuk oturan takımları yok muydu 
Ah ne çok severdik kentin aç kurtlarina 
Karnımızı parcalatmayi 
Sonra ekin gitti 
Sonra öküz 
En son toprak 
Ve bize sigortalı kölelik ihsan ettiler 
Allah razı olsun beyim 
Aç mezarı yok ya diyerek
İğrenç bir köylülük narasi ativerdik 
Sonra neşe gitti
Sonra gurur 
En son ahlak 
Yüzüne fötüründen bir perçem saçı düşmüş 
Gri saçlarının aksine sarı bıyıklı o
O ki köy kahvesi gibi tütün kokuyordu 
Bizim yeni agamiz işçi başı
O ise yeni tanrınız oldu 
Biz sonradan kentlilikler 
Yemek masalarına bağdaş kurunca 
Bizi koylulukle suclayanlar
Bizi bir daha gülerken göremediler
Güneşi ki o köylünün ilk ödülüydü yaratandanc
Onu ve Gerçekligini bulutlarla 
Perdeleyenler 
Kapalı ama yağmayan kasvetli bir göğün altında 
Küçük küçük lokmalar halinde bu sefer 
Kanlı elleriyle 
Veda etme zahmetinde bulunmadan da üstelik 
Karışık şehir kabristanlarina gomdukleri hayallerimizi unutusumuzu 
Bize pide yedirerek kutladılar 
Daha ne kadar alcalabilirdik 
Bilmiyorduk 
Sustuk ve yemeye devam ettik 
heyhat.
Kayıt Tarihi : 11.11.2023 11:56:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
2023 Kasım Antalya



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!