Kolbaşında Abdi çavuş yaşardı
O gitti Halise gelin Bayramı ile kaldı
Sait’ini Dursun’unu gurbete saldı
Halise Gelin gitti ocak Bayrama kaldı
Kol kenarında Berber Hacı
Bir başkaydı Yeter Bacı
Sonunda topladılar tası tacı
Recep Ali Kırşehir’de oturur
Berber Hacının yanı başında Motor Ahmet
Ahmet emmi çok çekti zahmet
O çok çalıştı ve toprağa kavuştu
Oğlu Dursun terk eylemiş sılayı
Kara Mustafa hep çalıştı
Kara kirazı da ona kavuştu
Hane açık Vedat beklemekte
O da gününe gün eklemekte
Müdürlerden Danacının İsmail
Üç oğlu da gurbet ellerde büyüdü
Hediye gelin yavaş yavaş yürüdü
Mekân olmuş camii yeri
Sayıt Çavuş’ta vardı iki karı
Biri esmer biri sarı
Onlarda boş vermişler mülkü malı
Ev kapalı çocuklar dışta
Tepeye taşınmış Albazın Osman
Bir başkaydı yukarı bağda bostan
Anası Zeynep köyün ebesiydi
Solmaz Gelin köyün ablası
Harman yerinde Ucukların Dursun
İki karısı vardı biri Elmas biri Döndü
Döndü çocuklarının yanına döndü
Anlıyorum ki o ocakta söndü
Eyüp usta bir başkaydı yel gibi
Yel gibi yaşadı gitti sel gibi
Bir başkaydı kimseye olmadı el gibi
Halil’i ocağını tüttürmekte
Köyün göçmeni vardı Salim usta
Sözü dinlenirdi her hususta
Bir dönem yastık bastı berdi
Onu da öldürdü amansız derdi
Kara sarı öküzlü Haçça’nın Hacı
Selahattin’ini etmişti baş tacı
Çalıştı didindi çalıştı didindi
O da öbür dünyada yer edindi
Köy kenarında yaşar Ali Osman
Çok çalışkan bu insan
Eşi solmaz erken yitti
Ali Osman bir dönem Almanya’ya gitti
Hemen oralarda Eyüp’ün Tekin’i
Erken kesmişler garibin çekini
Karısı Hürriyet Ali’sinin yanında
Şekeri her gün can alıyormuş canında
Derviş Bozkurt köyün yapısını yapardı
Neşesine neşe katardı
Bakkal açıp sadrazam şekeri satardı
Bilmem şimdi ocağını hangi oğlu tüttürür
Ömer Sait’in Mustafa İpek gelini
Onlarda çekmişler köyden elini
Vermişler kardeşi Hüseyin’e evin yerini
Hüseyin’le hayat devam etmekte
Şehriban’ın Murat Mehmet’i Kamil Sait’i
Onlardan kimler yaşıyor bilmiyorum
Hamdi Mustafa Ali Gürcü Gazileri vardı
Bilmiyorum ocaklarında kimler kaldı
Ömer Hacı’nın Ramazan Koçu erken gitti
Sanırım bir kırk yıl etti
Umuş gelin tüm evlatlarına yetti
Cemili kalmış evde ocak yakmakta
Sait Dede Bayramın babası
Eşi Caniye ölünce sönmüş sobası
Ne harmanı kalmış ne de yabası
Hane sahibi artık Bayram
Kara Sait köyde çok çalıştı
Sonunda Ankara’ya alıştı
Duydum ki ölmüş Allah rahmet eylesin
Hatça bacı yalnız kalmış dünyayı neylesin
Çakır Hacı ve Kara Meryem’i
Yıllar oldu onları görmeyeli
Onlarda köyden göç edip gitmiş
Burcu’nun kolu çoktan bitmiş
Yukarılarda Eğitmen Mustafa yaşardı
Karısı Zekiye bir dolup bir taşardı
Oğlu Ramazan vefat etmiş
O hane de çoktan bitmiş
Köy kıyısında Sali Çavuş
Üç evlilikte iki oğlu sayısız kızları
Oğullarında biri baba ocağında
Sali Çavuşta toprağın kucağında
Ömer Sait’in Pala Omar'ı
O da yemiş Azrail’den şamarı
Gülizar gelin yalnız kalmış
Sonuçta ayrılık varmış
Kasap Rıza Kardeşi Süleyman
Bir de Süleyman'ın oğlu İhsan
Güler ve Şerife Kadın
Onlar yıllar önce Mucura atmışlardı adım
Cafer Çiğdem asırlık çınar
Hemen yanı başında akmayan pınar
Eskilerden o vardı o da gitmiş
Oğlu bayram Ankara’da oturur
Mezarlık kenarında Kuru Fadime bacı
Gelini Gürcü oğlu Durdu’ydu baş tacı
Hep birlikte olmuşlar ahrete yolcu
Torunları kalmış ocak başında
Hacı Bekir’in babası Çavuş’tu
O da Hakk’ın rahmetine kavuştu
Kırşehir’de oturuyormuş kızı Pakize
Oralar hep boş rastlanmıyor bir ize
Ucukların Hacı Osman masal olmuş
O hane çoktan son bulmuş
Oğulları kızı hep gurbet ellerde
Herkes unutmuş anılmıyorlar dillerde
Hamit’in Ali ve Ümmühan karısı
Öleli olmuş bir asır yarısı
Oğlu Yusuf’u Kırşehir’e göç etmiş
O da oralarda ölüp gitmiş
Ömer ağanın Hacı karısı Selbi karı
Onlar da öleli olmuş bir asırdan yarı
Oğulları Kara Mehmet ocak başında
Torun Osman yoz peşinde
Meryem Kadın ve kocası Man Ali
Onlardan da kimseler kalmamış
Hane kapalı Ankara’daymış Mustafa’sı Halil’i
Herkes bir bir gitmiş kimin soracaksın halini
Dere içinde Ali iyi bir çobandı
Oğlu ramazan onlara biraz yabandı
Hamza 'sı gitmiş hanede kalmış Abdurrahman
Çoban Ali öleli çok geçmiş zaman
Çoban Ahmet yakında ölmüş
Ardından kalmış Recep’i Ali’si
Uhu kadın haneyi beklemekte
Hayat yaşayanları bir bir teklemekte
Çeşme başında yaşardı Kel Hasan
O Karadam köyünde en garip insan
Hasta olup köyden gitmiş
Yok ne mezarı ne de mezar taşı
Topalın Osman bir de Moru
Onlar geçmişten kalan bir soru
Deli Mehmet Harteci Gülbahar
Bayram Çiğdem içinde Karadam’a bakar
Köroğlu Mustafa’nın Taibe’ydi karısı
Ne yeşili belliydi ne de sarısı
Olamadı Hikmet yanlarında bir ömür yarısı
Onlarda bu dünyadan savruldu gitti
Sait usta karısı Fadime ve oğulları Abuziyet
Ölümü oldu onlara bir ömür eziyet
Fadime Bacının ölümü ile değişmişti vaziyet
Sait Usta da rahmetli olmuş yeni duydum
Ömer Sait ve karısı Bergüzar
Kızları Meryem’in ömrüne yağmış kar
Ölüm bu ne evlat tanıyor ne yar
O hanede kapanmış rahmetler olsun
Hacı Talaz Hacı Mahmut bir de Bağdat
Hiç biri hayatta alamamış tat
Genç yaşta ölümü tatmış Kamil denen evlat
O hanelerde viran olmuş gitmiş
Kasap Rıza’nın Fadimesi
Çavuş’un Zeynep’i
Cafer Çiğdem’in Hürü’sü
Genç yaşta geçip gitmiş kızların sürüsü
Burcu Bacı’nın Halil’i
Kara Sait’in Süleymanı
Hacı Mahmut ve Apti Çavuş’un Mehmetleri
Geçip gitmişler bir daha dönmezler geri
Daha kimler var unuttuklarım
Çolak Kız ölmüş hozan kalmış harım
Köyün Öğretmeni Hayri o da köyden sayılır
Köyden köylülerim gitmiş gördün mü
Kayıt Tarihi : 31.12.2016 00:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)