bir defasında da köye '-ayıcı geldi'
çingene kılıklı bir adam-bir de ayı
elinde def, sopa ve ayının zinciri
ayı “merhaba” deyinşe tokalaşıyor,
çokları dokunmaya bile cesaret edemiyor
ayıcı '-otur' diyor, ayı oturuyor
'-hoşça kal de' diyor
o da 'bay-bay' yapıyor
'-kocakarılar hamamda nasıl bayılır' diyor
ayı yere uzanıyor,
biraz cesareti olanların belini çiğniyor.
yine aynı günlerde;
'-pambık şekerci geldi' diye biri,
başına üşüştük bütün çocuklar,
herkes kuyruğa girdi
on kuruştan elde kaldı çomaklar
pembeleşti ağızlar,
yapış-yapış parmaklar
kirli sakallı, zayıf ihtiyar adam
toz şekeri dolduruyor kutuya
çarkı ayağıyla döndürdükçe durmadan
şeker pembe-pembe,
pamuk-pamuk saçılıyor etrafa,
şekercinin yanında bir kasanın üstünde
döşek, yastık içi kabartılmakta
odanın altında; körük çekilmekte
eritilen bilezikler,
delikanlılara kantaşlı gümüş yüzük-
gelinlik kızlara küpe olmakta
“küyeyi dakınmadan,
“ya ataşda gızdıracan inneyi
ya duzlu suda dutacan
emme ille ipliğini duzlaycan
üş güne ğalmaz gulak delinir,
ip, küpe dakmazsan
geri bitişir”
Kocabaşlı Ali Ustanın körüğü çevirmeli
uzun maşasıyla küçük kutuyu
tutup kalıba devirmeli
kesip, eklemeli, dövüp şekil vermeli
beyaz bir toz serpip, gümüş rengi gelmeli
anlaşılmazdı o “siyah süslemeyi”
nasıl renklendirirdi
sordum
“mesnek sırrı
elimizden mensle(ği) mizi alıvırımın bi” dedi
Kayıt Tarihi : 18.8.2007 10:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
nasıl renklendirirdi sordum “mesnek sırrı elimizden mensle(ği) mizi alıvırımın bi”
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!