her sabah un çorbası,
her öğle,
her akşam, bulgur aşı
arada bir,
erik, kayısı, armut
ya da kara üzüm hoşafı
süt olurdu bir de,
baharda yazda,
biraz deri peyniri
azıcık koyardık
yufka arasına
o zamanlar bilmezdik daha
çayı, balı, zeytini.
ayranda kırıntı ekmek,
severdim doğramacı
yufka kırıntısına
yağda yumurta
ommaç kır azığımızdı
mataradaki su imdada yetişirdi
kuzu-oğlak otlatması,
Çataltepe’ye nadas,
ova’ya harman
yaz tatillerinde bile köyü,
unuturduk çok zaman,
oynayacak akran bulmak hayaldi
Agam
oğlak güderdi, bazen birlik giderdik
çevreden gölgelik yapardı başına
çiğdem, topalak, kazardık, kekik de(v) şirirdik
taş yuvarlardık Taşınbaşı’nda
taş yarıştırıdık
nişan alırdık dik taşlara
oyuna dalardık, ziyana girerdi sürü,
koşturarak bir başka yere götürürdü.
suçlu-suçsuz demez
eli erdiğine yapıştırır dayağı
söver süpürür gücü yetmezse de ağlardı
erken gelemezdi eve, akşamları
köy girişinde bekletirdi oğlakları
karanlıkta, öcüden korkardı,
bir de koruma bekçisine kızardı
ses çıkmaması için de çanlara ot tıkardı.
Kayıt Tarihi : 15.1.2007 09:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!