Hep uyutuluyoruz hep aldatılıyoruz,
Kendi türlerimizden iyilik görmüyoruz…
Biz hep mi böyleydik de habersiz yaşıyorduk,
Aleyhlerimizde hep kötülük duyuyorduk…
Gerçek yok hakikat yok hep fikir ve kargaşa,
..
İyilik yap denize at
Kötülük yap da, dibe bat
Ne çıkar yalan yanlıştan
Ölüm sonsuzsa uzan yat
Toprak olmuş beden canım
Cennette olursun rahat
Bahattin Tonbul
..
İslam doğrudan yana, hakikati savunur,
Kötülük düşünülmez, inanan huzurludur…
Kul hakkı düşünülür, alın teri esastır,
İsraf daima haram, vicdanlı davranılır…
Doğruluk tartışılmaz çünkü o hakikattir,
..
Rab’bimin takdiri bencil yaratılmışız,
Ne kadar frenlesek de çoktur hatalarımız…
Edersin bol iyilik istemezsin karşılık,
Zaten bu beklenilmez beklemek de yanlışlık…
Her nedense ters teper, zulüm dostlardan gelir,
..
Nefis hain olunca Rab’bi sevmeyecekti,
Ceza korkutsa dahi Rab dinlemeyecekti…
Batıldan kaç, denildi o, vardı nefretiyle,
Kitaplar, peygamberler uzaktı her biriyle…
Bu yüzden de kaybetti hâlâ da kaybetmekte,
..
Parasal boyutların vahşeti önemsetmez,
Dövüştürülürlerken, vicdan da düşünülmez…
Niyet kötü olunca, acıma önemsizdir,
İslam merhamet dini, sevgi hep gereklidir…
Kötülük düşünürsen, cezasını Rab verir,
..
ALLÂH(c.c.) korkusu gerek bu kul düzenleyici,
Hakk’ı tetikleyici, kötülük frenleyici…
ALLÂH(c.c.) korkusu gerek bu Hak tamamlayıcı,
Ruh olgunlaştırıcı, batıl yasaklayıcı…
ALLÂH(c.c.) korkusu gerek bu fayda sağlayıcı,
..
Takva emrediliyor, tevhit öneriliyor,
Hakk’a ve doğruluğa, kul yönlendiriliyor…
Kötülük reddedilir, merhamet hedeflenir,
Cennetten ödüller var, inananlar kardeştir…
Rab’bimin emirleri genellikle sabittir,
..
Alkol sinirleri gerer, isyanı gerektirir…
Ardından dehşet gelir beklenilen bir şeydir…
Sanma yumuşatıyor alkol gerginlik verir,
Ayarların bozulur, kargaşalar gelişir…
Alkollünün her işi suç ile sonuçlanır,
..
Mazlumdur, güvenilmez Rab’den yana olsa da,
Davranışları bozuk diye tanıtılsa da…
Zerre kötülük bilmez vicdansızlığı da yok,
Rab’bin yoluna köle; nefreti, kini de yok…
Sözünün tam eridir lafı güven sağlamaz,
..
Daima savunmuşum şahsi acizliğimi,
Yüce çok kul içinde yok kabul edildiğimi…
Seviyemi bilirim eksikliklerim fazla,
Kimseyi hor görmedim işim olmaz haksızlıkla…
Saf olduğumdan olsa yağ çekmeyi de bilmem,
..
Kötülük ki seçilmiş batıl tatmin olmuştu,
Hakk’ın emir oluşu nefse sorun olmuştu…
Uzaylı dostlarımız, Rab’bimize kuldular,
Hakk’ı kabulleniyor ya da reddetmiyorlardı…
İnsanlıksa hep asi hep başkaldıracaktı,
..
Bilirler ki türümüz nefis ile belada,
Rab’bini dinlemeyen kişi hep kargaşada…
Düşünseler iyilik, ters tepki verebilir,
Fikir batıl olunca, Hakk’ı reddedebilir…
Kötülük de etmeden bizi izlemekteler,
..
Söz sahibi uzaylı, bunlar sürüngenlerden,
Galaksimiz içinde ileri gelenlerden…
Koloniler halinde, Drakonis’de yaşarlar,
Eski Dünyalılardan evvelden ayrılmışlar…
Kötülük düşünürler dost varlık sayılmazlar,
..
Şahsımı hiç hor görme bu derdimi Rab verdi,
Annem babam üzüldü, üstüme çok titredi…
Bizler narin insanız yüreklerimiz ince,
Gülümseriz daima bir lâf söylenilince…
Bir kötülük düşünme, melekler affetmez,
..
Silah, hem masraflısı hem doğrusu sayılmaz,
Yakar, yıkar, yok eder şahsına kâr sağlamaz…
Bilim, en etkili yol ama inananı yok,
Rab’bi dinlemeyenler, vicdansızlarımız çok…
En hesaplısı olurdu ama kabullenilmez,
..
Kimileri var mışıl mışıl uyumakta,
Kimileri işbaşında çalışmakta.
Kimileri eğlenmekte, gülmekte, ağlamakta,
Kimileri gurbette.
Kimileri can çekişmekte.
Kimileri çiyan çiyan kötülük düşünmekte.
Kimileri aşkla sevişmekte,
..
Ahlâk ki konuşulmaz, hak tavsiye edilmez,
Bâtıl ki dışlatılmaz, kötülük engellenmez…
Örf ve adet kalmamış, kalan yok ediliyor,
Amaç onarmak değil, ruhlar çökertiliyor…
Şeytan bâtıl dostudur, nefisler yandaşıdır,
..
Hayat gerçekten garip. Biz de en az hayat kadar.. Sıradan, kıpırtısız geçen birgün bile kendi içinde öyle çok çelişiyor ki. Dokuz gibi uyandım sabah. Kahvaltı yapmadan çıktım evden her zamanki gibi. Mahalle kahvesine gittim ve yaş ortalaması elli olan bir masada saatlerce okey oynadım. Bir ara hayat kırmızı yediliden ibaretti. Son eldi, kırk sayı kadar gerideydim ve kırmızı yedili okeydi. Tek taşa kalmıştım ara taşıydı beklediğim taş (sarı altılı) ve ikisi de çıkmıştı. Sadece kırmızı yediliye açabilecektim ama gelmedi. Üç oyun üst üste kaybedip çıktım kahveden. Saat üçe geliyordu cafeye gittim kitap okumak için. Yusuf Atılgan'ın aylak adamı bilmem kaçıncı kez elimdeydi. Bir ara tuvalete kalktım döndüğümde garson kızın göz ucuyla kitabı incelediğini farkettim ve sesimi çıkarmadan izledim bir süre. Sonra masama döndüm kız özür diledi ben de önemli olmadığını Yusuf Atılgan'ı tanıyıp tanımadığını sordum. Okumadığını ama çok duyduğunu söyledi. İsterse bitirince verebileceğimi söyledim, biter mi bugün dedi, gülümsedim. Daha önce bilmem kaç kere okuduğumu söylemedim tabi. Biter dedim, ince zaten. Okumaya başladım açık limonlu çay getirdi bu arada ve adisyona yazmadı. Jeste jestle karşılık vermek istedi galiba. Ya da yazmayı unuttu bilemedim şimdi. Neyse bitirdim kitabı verdim teşekkür etti ve bana Battaile okuyup okumadığımı sordu. Küçük bir şok yaşadım. Eskişehir'de benden başka okuyan olmadığını zannederdim hep birinin ondan bahsetmesi çok şaşırttı beni. Okudum dedim heyecanla sen okudun mu? Hayır dedi, okumadım ama bir dergide okumuştum onun kötülük tasnifi Yusuf Atılgan'ı çok etkilemiş. Öyle hoşuma gitti ki.. Galiba insanlardan umudumu kesmek için biraz aceleci davranıyorum umulmadık yerlerde yaşam belirtileri çıkıyor böyle karşıma. Vedalaşıp ayrıldıktan sonra Ömür'ün yanına gittim. Şehirdeki en eski arkadaşım.. Dünya tatlısı kızıyla oynadık biraz. Sonra eşinden de izin alıp Bomantiye gittik. En son..... ile gitmiştik oraya ve kısa bir süre sonra da görüşmemeye başlamıştık. Önünden geçerken bile içim titriyordu düne kadar ama öyle gidiverdik işte birden. Nasıl olduğunu bile anlamadım. Başta burulur gibi oldum ama müzikle birlikte dağıldı burukluğum. Zannettiğim kadar kötü hissetmedim kendimi, evet orada hiç özlemediğim kadar özlediğimi farkettim ama bunun da sevdaya dahil olduğunu düşünüp orada geçirdiğimiz o bir kaç güzel saati gülümseyerek hatırladım. Sonra benden konuşmaya başladık On beş yıllık arkadaşım o kadar şaşırttı ki beni.. Kırk yıllık bir psikiyatrist gibi benimle ilgili analitik çözümlemeler yapmaya başladı. Ve söylediği her şeyde haklıydı. Kendimi çok karmaşık zannederdim, oysa beş on dakika içinde asıl sorunun ne olduğunu seriverdi önüme. Araya şarkılar girdi sonra, ne dert kalır ne hüzün dedik doymadım sana ağlarım dedik v.s. Kemancı abi "o" nu sordu. Hoca dedi geçen bir kızla gelmiştin nerede gibi bir şeyler söyledi. Genelde kardeşimle gittiğim için oraya yanımdaki kız onun da dikkatini çekmiş sanırım. Evde dedim, yok artık o diyemedim.. Ona içlendim biraz sonra Ömür yine bana döndü. Yanlış yaptığımdan hayatımı kendi kendime karmaşıklaştırdığımdan, insanları kendimden uzaklaştırmak için elimden geleni yaptığımıdan falan bahsetti. Yine haklıydı. Benim gerizekalı arkadaşım belki de hayatı boyunca bu kadar uzun saat haklı olmamıştı hiç. Evet bu akşam ne söylediyse haklıydı.. Sonra kahvelerimizi içtik ve kalktık. Bebeği(melis) ve eşini aldık önce evden. Biraz daha Melisle oynadım ve bir kez daha çocuk duyarlılığına hayran olup eve geldim. Yeterince içmedim sanırım gözüm parkta. Bayi kapanmadan bir şişe şarap alıp parka gitmek niyetindeyim.. Bakalım.. Neyse, öyle işte hayat gerçekten garip.. Nasıl olacak bilmiyorum.. Bakalım...
..
Sanki büyük bir günah böyle lanse edilmiş,
Kulağıma gelen söz, yüzüme de söylenmiş…
Oysa bu bir suç değil fakat suç sanılıyor,
Fedakârlığımız, neden hor görülüyor…
İyi niyet bitsin de kötülük mü başlasın?
..