Başörtüsü gök kubbenin, bir çiğ gibi zaman
Savaşta ne suç, bir kurşun; vakitsiz üstüne sıkılan
Savaşan silahlar, savaşan ölüm, savaşan fikirler
Ölen çocuklar, ölen babalar, ölen anneler
Esmez rüzgârı, taşımaz yağmuru bu, bu kan bulutları
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Şiirin güzelliğindeki kalemin ustalığını kutluyorum tüm yüreğimle ve tam puanımla............Saniye Sarsılmaz
K..........................................
..U........................................
.......T...................................
............L..............................
.................U.........................
.....................Y.....................
.........................O.................
.............................R.............
..................................U........
Fatma Kalkan.................M...
evet oynayın çocuklar
Gitmeyiveririz çarşıya, pazara, çıkmayıveririz dışarı
Aman ha! çıkarmayız, yorgan altına sakladığımız başları
Uzakta savaş, uzakta gözyaşı, uzakta ölüm korkusu
Bebekler aç, susuz, bize ne! Uzakta bu ölüm orucu
Üç gündür yası, sonra güler yüzümüz bir bahane bulup
Barıştan feragat ederiz, ölen masum çocukları unutup ...
..
çocuklar adına teşekkürlerr....
Bebekler aç, susuz, bize ne! Uzakta bu ölüm orucu
yine muhteşem bir çalışmaydı sevgili kardeşim....helal olsun duyarlı yüreğine...yine ayakta alkışlıyorum..
Uzakta savaş, uzakta gözyaşı, uzakta ölüm korkusu
Bebekler aç, susuz, bize ne! Uzakta bu ölüm orucu
Üç gündür yası, sonra güler yüzümüz bir bahane bulup
Barıştan feragat ederiz, ölen masum çocukları unutup
Gülersin lakin içten gülmesin için kan ağlar unutulurmu giden hep içindedir.Çocuklar unutulmaz bana ne denilmez çünkü anayız babayız evlatlar bizlerim.Kutlarım Seni sevgili serkan Sözler ve anlamı harika.Saygıyla sevgiyle kal
filistindeki kardeşlerimizi anlatmışsınız adeta onların gördüğü bu zülme biz seyirci kalamayız,kalmamalıyız. yüreğinize sağlık.
İşte böyle içimizdeki çocuk 'uzaktır, bana ne' demiyor..
Yüreğine sağlık sevgili Serkan Ökçe ........
Mü'minin derdiyle dertlenmeyen bir bigane, gerçek bir Mü'min olamaz!
Güzel bir anlatımdı.
Tebrikler, hayırlı çalışmalar.
Devrik cümle olmasından olsa gerek manası tam anlaşılmayan bir-iki mısra var. Bunun haricinde güzel bir çalışmaydı. Tebrikler...
Bu şiir ile ilgili 29 tane yorum bulunmakta