Köşk Şiiri - Mehmet Şerif Ekici

Mehmet Şerif Ekici
153

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Köşk

sonsuzu müjdeliyordu sevincim
bir renk için yaşa! diyordu umutlar
fakat hiç bir umut parlatmadı köşkü
köşk içinde incir ağaçlarıyla bir kaç baykuş
söylendiği gibi uğursuz

dünyanın eski bir günahlar diyarı olduğunu anlatıyordu köşk
dışardan bakıldığında
içerdeyse (duvarın en yıkık olduğu yerde)
canlı gibi inat eden
canlı gibi kaprisli
bir ruhsuz şömine
ateşten ehliyetli
ve yanında bir baykuş
kör bakan felsefeye

dışarda cafenin sonsuz yanlızlığı
içinde yanlızlığıyla oynayan bir üniversite genci
yanılıyor bütün aşklarda şimdi
-biraz daha akıllı sanki-

köşkten sokağa bakar bütün iç mekanlar
mekanın içinde ben: kimsesiz dilenci
yüzyılların söndürdüğü
şömineden ateş bekleyen
toy ve küçük bir şair devşirmesi

cumbamız fazla çıkığının kurbanı ki
sokak gözlenemeyen bir yıldız gibi saklı
altından geçiyor
şahnişin altlarının o mağrur yayası
o erkekliğin görünmeyen sahte cazibesi

köşk umutsuzdur
tekil birliktelikleriyle
yıkılmaya hasret kalan köşk
gittiğin uzakların süsüdür diyorum artık
dökülen duvarların bu yıllar yılı acısı

köşkün penceresinden bakıyorum sürgünüme
sürgünüme köşkün penceresinden bakanlar da vardır
ayrılık mabedlerinde herkes kendine sürgün sevgilim
birlikte birlikle yorumlamalıyız uzaktalığını

gidişini anlatmak için zirâ
iki şair gerekli
biri kavuşamayan
biri yanında olan belki

eskilerden bir iki yüz göstermek gerekli
sarayın kötürüm eskisi duvarlarına
o zaman dostalarım utanır gider kuytularına da
yıkık ayvanımda soluklanacak
dostların gerekli bana
soluklanmalılar ki bir çiğdem serinliği girer içeri
nefesleri yol olur
çöl olur
gül olur
yetişir sana
yıllar öncesine ait bir arzu hanında buluşuruz böylece
ve kötüsünden bir geceyle başlarız
sonraki ömrün tarihine

aşkı köşkün ahşaplarına yontarcasına
usulca kırıtan saksıların yaşlılığıyla anlatabiliriz
gecenin aşk çağrışımlı sebeplerini
yoksa büsbütün bakımsız kalan köşkle birlikte
başlarımızın üstüne yıkılabilir
eski

yüzüm ile duvar arasındaki anı
anının bildiği yanılgı saçmalığı
ilk insanın yüzüne kazılmış
yaşadığım yirmi birinci yüzyıl arefesindeki
bir aşk idi

ey tarih! ey aşk! ey sevgili!
seslenebildiğim tüm gıyabi unsurlar
ben çöle düşmeden evvel
çölün anlamı bir tek
mecnun,la mı var idi?

(1994-1996 Burdur)

Mehmet Şerif Ekici
Kayıt Tarihi : 3.5.2012 14:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Şerif Ekici