Yedi kat göklerden gelen o sesi
İşitmeden önce kendine gelenler
Kurtulmuş ruhlarıyla
Gözleri o limana demir atanlar
Muştu beratları ellerinde
Ne kadar bahtiyardırlar.
Sana bühtan edenler için
Son fasıldır artık o an Karia
Artık geriye dönüş yoktur
O gün ışıklı kapılar kapalıdır
Levhaları masal diye tanımlayanlar
Her nefesin hesabının
Muhasebesi sorgulanınca ruhumuzda
Ne avukatımız ne de torpilimiz vardır
Adaleti şaşmaz sorgumuzda.
Hak ile batılın hesabını veren ruhlar için;
''O gün insanlar saçılmış kelebekler
Dağlar atılmış renkli yün gibi olacaktır
O gün tartıları ağır gelenlerin yurdu
Hoşnut bir yer olacaktır
Kimin tartıları da hafif gelirse
Onun yurdu Haviye olacaktır''.
Şüphesiz ben bilirim ki
Her zerrem
Zerrenden hasıl olmuş bir faniyim
Kırk bin kere yanıp kül olsam
Eğer sen varsan ruhumda ben yine diriyim
Cehennem üstüme düşse, yine yanmam
Nemrut'un ateşinde İbrahim'im
Turda cemaline aşık olmuş divaneyim.
Öyle bir ince çizgidir ki o
Tan yerinde o ulvi çağrı
Gün boyu olmuşsa ruhuna nafaka
Muştu ağacının gölgesinde
Huzurun burçlarından bakarsın afaka.
Hak ile batılın hesabını veren ruhlar için;
''O gün insanlar saçılmış kelebekler
Dağlar atılmış renkli yün gibi olacaktır
O gün tartıları ağır gelenlerin yurdu
Hoşnut bir yer olacaktır
Kimin tartıları da hafif gelirse
Onun yurdu Haviye olacaktır''.
İbrahim Yılmaz
Şubat
---------------
Karia; Kıyamet günü anı
Haviye; Cehennem’in yedinci tabakası
İbrahim Yılmaz
Kayıt Tarihi : 27.2.2021 21:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!