Kendimi düşünüyordum varlığını hissettim.
Sonra bir düşünce sardı içimi hüzünle
Varlığın gün kattı ömrüme, neşe saçtı
Seninle bakiyim, seninle mutlu, yokluğunda korku, yokluğunda bir hiç...
22,05,2008
..
Aşkın taptaze!
Buzun üstünde yürürcesine
Korku dolu yüreğin.
Ne yapacağını bilmeyen
Bir çocuk gibiyim...
(31.03.99)
..
Bir tanrıça ile bir bilgenin sonsuz aşklarını anlatan sarsıcı bir eser.Aşkları uğruna nelerden vazgeçtiklerini okuduğunuz zaman sevgi kavramını sorgulama gereği duyacağınız bir kitap...Aşk,tutku,korku,sadakat,sevgi,hükmetme gücü ve isteğin,arzu ve şehvetin,büyünün iç içe geçtiği kitap Mezopotamya'yı ve bu coğrafya da hüküm sürmüş imparatorlukların amansız çekişmeleri,tanrıların ihtirasları gölgesinde büyümeye devam eden aşkın ve aşkı uğruna her tehlikeyi göze alan tanrıça ve bilgenin sevgilerinin mahsumiyetini sahiplenmek adına sergiledikleri çaba ve gizemi ve büyüsü sizi üç bin yıl öncesine götürdüğünden haberiniz olmayacak bile.Çözülmesi zor işaretler,iyi ve kötünün savaşı,özel bir zekadan fışkırmış bilgi şöleni...Evrensel bir destan.Kurgusu,uslubu,zengin içeriği ile okuyucusunu ilk sayfalarda büyülemeye başlayan Gılgamış ve İlikummi Destanları tadında tarihi bir roman...Sadece bir roman değil bilgi başvuru kaynağı.
Hayatın tüm gizemi ve insanın vahşi kişiliğinin çatışması yaşanırken bile aşkın mahsum kalmak için nasıl çırpındığına tanık olacaksınız kitabı okurken.Tanrıların her duyguya hükmettiği bir çağda tanrıçalığını ve bilgeliğini bir tarafa bırakıp kendilerini sadece duygunun mahsumiyetine teslim eden ve bu uğurda yokolmayı gerçek varolmak sayan iki insanın çabasının müthiş ve sarsıcı masalı.Günümüzdeki sevgi (!) olgusuna da göndermelerin yapıldığı çalışma derin ve sonsuz bilginin insanın ruhsal terbiyesini betimlerken hayatın gerçek tadını şaşırtıcı ve doyumsuz bir şekilde sunuyor.Sevginin gücünü en iyi hissedebileceğiniz masalsı ve filozofik bir eser.Yazarın kullandığı dilin samimiyetinin büyüsü de eserde göze çarpan bir diğer zerafet...
Mezopotamya Uygarlıklarını ve iç içe geçişleri,birbirlerinden etkilenmeleri,savaşları,entrikaları en iyi anlatan bir başucu çalışması.Hititlerin son dönemlerine ışık tutan kitap tanrılar ülkesinde ve gölgesinde boyvermiş bir aşkın resmini doyumsuz ve büyüleyici bir şekilde çiziyor.
(Arka Kapak)
..
yalnızlığım yalnızlığın
yalnızlığın olmuş rüyalarım
rüyalarım okunmamış masallar
ruhumu gezdirir de gezdirir
korku dolu kuyular...
..
Kapat gözlerini
Bir korku sararsa içini
Titrese vucudun
Korkma ben ordayım
İster şimdi ister yarın
..
hiçmi acımasın kendine
çocuk
hiçmi korku taşımaz yüreğin
gel seni yüreğinden öpeyim
öleceksem öyle öleyim...i.koçak
..
bir muddet korku, aynalarda kara izler var,
sevmek bir kere olmektir hayalinde, bir keres
kusmekttir islevine, sevmek eldemidir gemiler
ruzgari sacini vursada dalgalara, izler kalir
sahillerde, isik sacan gumus hazinelerde.
..
Çoktan seçmeli değildi sinir sistemimi alt üst eden başıboş gerekçelerin gerçekliği ama ben çoktan seçiyor görünüyordum her şeyi bir manyak gibi. Adaptasyonum her gün erteleniyordu dünyaya. Kaçamaklığında tesadüf oluyordu bakışların ben ise cerrahi bir maksat arıyordum gözlerinde. Kardelen kadar asi, kardelen kadar deli. Zehirden kibrit olmuştuk ve her çaktığımızda zehirleniyorduk ve öylesine zamanlarda çıkıyordun karşıma. Korku çocukluğuma ikincil bir hüzün katarken yirmili yaşlarımda, kurşun kalemimin yumuşaklığı oranında kahramanlar uyduruyordum hikayelerime kahramanca. Çoğulcul bir menfilik okunuyordu sabır taşlarında. Karanlıklar kaçak yapıtordu yalnızlığıma mesnet dakikaları ve limanlara yanaşmadığını anlıyordum bütün gemilerin demir atan sessiz zamanlarında. Ve öylesine zamanlarda çıkıyordun karşıma. Kapı aralığına dolan gıcırtıya, kalabalıklardaki yalnızlığıma ve antep fıstığının kabuğuna çıkıyordum zıvanadan. Ölçeksiz haritalarda ve çayıma iki ölçek şeker kattığım zamanlarda hesaplıyordum aramızdaki mesafenin gidilebilirliğini; mesafeyi sen şekeri ben artırıyordum. Tasarrufa gidiyordum ciğerlerime doldurduğum oksijenden ve kurduğum cümlelerden. Öznenin, tümlecin ve yüklemin minnettinde eziliyordu dudaklarım. Ve öylesi zamanlarda çıkıyordun karşıma öylesine. Uzun düşlerimde ağlatıyordu ve boğazımı kurutuyordu iklimin karasal özelliği. Ter tacak zamanlarında zar atan çocukların varlığındandım oldum olası. Cümlelerin devrikliği ilgilendirmiyordu kimseyi kafiyelerin güzelliğiydionlarn derdi. Vasıfsıs tanrıçaların dedikodularını duyuyordum hakkında; kardelen kadar asi kardelen kadar deli. Bense ne kadar gülümsesem yine mahzun çıkıyordum fotoğraflara. Rakamlar ilerledikçe takvimlerde mutlu oluyorduk bir ölüm ilanına rastlamadığımız müddetçe.
Yelkovanı kıskanırsa bir gün akrep kendini yakacak öylesine. Kardelen kadar asi
Kardelen kadar deli
..
Kalbi korku,acı,ızdırabla dolu savaş muhacirleri; elim uzandı.
Bir tas çorbaya bakan gözlere; merhametim ağladı.
İnim inim inleyen Ensar gönlüme; dua yetişti.
Bilmem ki mazluma her taraftan, Rahmet yetişti.
(21.02.2014)
..
elimde bir naz gülü
var
gülünce çiçek açar
an olur koku salar
an olur korku....i.koçak
..
Doğum Günü III
Ömrü imar etmek için geçti yıllar
Korku ile ümit tasması hayatın
Birbirine imrense de başarılar
Sorar mısın kalbine kaç gün yaşadın?
..
ne güzel çapulcuyuz
öğrendik bunu
ne güzel isyan ne güzel dirilişti
korku duvarını aştık
yoldaşlığın yolunu açtık...i.koçak
..
Karanlıkta düzülen, kervan çıkmıştı yola
Sizler birbirinizin, sanki helaliydiniz
Unutmadık; on bir yıl, el ele ve kol kola
Millete korku salan, birer “CELALİYDİNİZ! ”
HARÎMÎ (Saim BASTIK) - Malkara
28 Ekim 2015 Saat:17.45
..
Bilen bilir bizi
Satmayız tarihimizi
Ölürsek şehid kalırsak gazi
Der hedef bir ileri mevzi
Dostun gönlünü alır
Düşmana korku salarız
..
BİR MAYIS: EMEĞİN BİRLİK DAYANIŞMA ve MÜCADELE GÜNÜ
Tüm dünyada 1886 yılından beri emeğin birlik dayanışma ve mücadele günü olarak kutlanan bir mayıs, ülkemizdede zor şartlar altındada olsa kutlanılmaya çalışılmaktadır.
Egemenlerimiz bu günün anlamını çok iyi bildiklerinden ne yazıkki korku ve saltanatlarının ömrünü biraz daha uzatabilmek için korku, sindirme, tutuklama,gözaltı ve tehditlerle geçmektedir. Tek amaç bir mayısın kitleselleşmesini ve devrimcilerin, sosyalistlerin halkla buluşmasını kaynaşmasını engellemek.
..
Seni bulmak ne güzel en umulmaz bir sırada,
Ne kadar güzel seni gönlümde bulmak,
Saçlarını koklamak eski bir hatırada,
Çarpıntılar içinde gönlünün limanına sığınmak…
Sonu olmayan bir yolun bittiğine şaşırmak,
Korku dolu heyecanlarla kulak vermek hersese,
..
Ölüm vadisinde gecenin simsiyah elleri zambakları söker yerinden
Söker atar her yaprağında tutkuyla özgürlük kokan gecenin rengini
Kurtarmaz ay ışığı, durgun suda boğulan sesimi dudağımdaki seni
Ah sevgili bir bilsen ne çok sevdim seni ve seninle zambak gülüşleri
Kurt ulur, korku uçuşur, sular çağıldar kelebekler çarpar pencerene
Görmezsin gecenin en karanlık anında yüreğimi sürükleyen sefaleti.
..
Islak kumlar gibi teni,
Kimler ağlatıyor bu esmeri,
Bir seven kimseyi bekledi,
Dertlerine dertler ekledi.
Orman gibi korkusuz ama korku dolu gözleri,
İçinde kaybolan binlercesi,
..
Dört duvar arasinda
Yalnizim... yalnizliktan
geceden korkuyorum
Icimde bir korku
Disimda ise atesim var
Insanlar ve dünya ürpertiyor beni
Kader böyle korku icinde yasamayi mahkum ediyor
..
1982’de başladı ‘Harekâtçılar’ efsanesi
‘Mücadele et, ancak ölme! ’dir felsefesi
Teröre darbe üzerine darbe indirdiler
Özel Harekâtçılar, insanüstü polisler
Terör eylemlerinde, baskınlarda
Soygunlarda ve rehine kurtarmada
..