çakan şimşeklerin ışığını uzaktan görüp ürküyorsunuz siz. ben ki o alaca fırtınanın tam ortasındayım.
korkuyorum gökyüzünün uğuldamasından. hayır ben olamam o karkan! olsa olsa küçük bir çocuktur o... bir çocuk kopuyor ruhumdan. sonra bir çocuk daha, bir daha... çocuklarım oluyor o ışıldayan karanlıkta; tamam babası benim bunların ama anaları yok! öksüz, sevgisiz, korkak çocuklar bunlar...
yetiştirme yurduna bırakıyorum bu anasızları; bakıcılarından dayak yiyorlar, gül bitmiyor yanaklarında... öfke bitiyor, korku bitiyor, umutsuzluk bitiyor... ilkokula başlıyorlar sonra, ufacık bedenler de yüz çeviriyor öksüzlere, dışlanıyorlar... dışkapısından mezun oluyorlar ilkokulun. sonra, büyüyor yaşları, onlara vuran eller de bırakıyor onları...
tanıyorsunuz aslında onları, haber bültenlerinde, televizyon dizilerinde, sinema filmlerinde görüyorsunuz onları: kapkaççı, tinerci, sokak çocukları onlar... ve belki tanışıyorsunuz da bir kaç tanesiyle, hayatın acısını vuruyorlar size de; polis tutanaklarında geçiyor adınız... şikayet ediyorsunuz onları.
..
Siyahtır
İlk gözağrım
Korku verir
Ürpertir
Asildir yanı zamanda
Gecelerimi belirtir...
..
Zifiri karanlık gecede
Ayaz yol kesmekte
Korku tek yoldaş,
Beklenen sevgili değil
Sıcak bir nefeste değil
Sadece sabah…
..
Ne gaflet bakmaz ağlar ağlanacak haline,
Ağlar geçmiş, göçmüşe bakmaz istikbaline.
Gözyaşı; ne kederden, ne dertten ne de yastan...
Gözyaşı, gözü gönlü silmek için o pastan…
Eylül 2011
..
Gecenin alabildiğince karanlığında
Kimsesiz, bir başına
Umutla, hasretle bekleyen
Uzaktan görünecek bir ışık
Kalbine serpilen serin su gibi
Hayallerimi, gerçeğe çevirecek
Karanlığın verdiği ürperti içimde
..
Sen tırnaklarımdan korkma! onlar ipektendir.
***************************************************************************************
Korku; buzdan bir kalıptır.
insanın bütün bedenini kaplar.
soğuğa mahkum eder,
güneşe hasret bırakır.
..
İNSANLAR
İnsandan insana insanca duygu
İnsandan insana saygı kalmamış
İnsandan insana korku ve kaygı
İnsanda insancıl olgu kalmamış.
..
Sen doğru mu yanlışsın,
Bilmediğim korku nedeni
Sahtekar,hislerim söyler olduğunu.
Bilmiyorum beni sevmiyorsun,
Neden karşımdasın?
(Bursa-2001)
..
Biraz meryemsesen beni diyorum
Ya da müthiş korku saatlerimde
Kurtarsan olmaz narin bir çabayla
Beni sen olmaktan
En çok kendine ait olan adam
..
Seni düşündüm bu akşam
içimde bir hüzün
içimde bir korku
seni kaybetmek korkusu bu
ah sevgili ah bu romanın kaçıncı sayfası
18.06.1993
..
Eğer karanlık o kadar korkunç olsaydı,
Gölgeler isyan ederdi.
Evet karanlık korku verici değil,
Sakinleştiricidir.
Bir insan kendini karalara yaslara boğuyorsa
Bilki bu yalnız kalmak istediğindendir.
..
Karanlık, korkunun yuvasıdır.
Eğer karanlık bir içe sahipsen, KORKAKSIN!
Korku zayıflığımızdır.
Zayıflıksa sevmemektir YAŞAMI, KENDİMİZİ!
Gerçek dünya bu kadar kötüyken
Nasıl güzel şeyler düşünebilirim.
..
Korku dolu günler geliyor gibi
Herkes kabahatin biliyor gibi
Ey Yüceden Yüce bırakma beni
Sensiz etme asla garip bendeni
27.05.2004
..
Bir sabah kalktığını farzet ve yaptığın tek şey tuvalete koşup işemek, sonra bir lahve koyup sigaranı yakmak. O 24 saat içerisinde hiç uyanabildiğin için sevindin mi? Aklına bile gelmedi değil mi? Geri kalan ömrün boyunca da gelmeyecek, çünkü düşündüğün hiçbir şey yoktu o an. Peki hangi sabah annenin, babanın yanına koşup yüzün gülerek '' bu sabah uyandım'' dedin veya sevgilini arayıp ''aşkım bugün uyandım çok sevinçliyim seni seviyorum'' dedin? . Uyandığımız günlerin sevincini unuturken, o uyanamayacağımız ana bir adım daha atıyoruz. İnsanlar çok ironik. Artık çok gaddarız ve unutmayalım ki hepimiz birer katiliz. İnsanın evreleri; bebek,genç, yetişkin gibi ilerlemiyor, insanın yaşamı; maktül, potansiyel suçlu ve katil diye ilerliyor. Önceleri masumiyetimizi öldürürüz, sonra kendimizi öldürürüz ve en sonda sevdiklerimizi. Bu kadar basit mi? 'evet' derken, ruhumuz mezarında son sürat giden bir arabanın tekerleği gibi dönüyor. Sebep aramak nedendir birine sevdiğini belirtmek için. Ben bir maktülüm, bir çocuğum, bir kurbanım. Sevdiklerimin beni katledişini, usta oyuncuların tiyatro sahnesini zevkle izleyen bir seyirci edasındayım. Türü belli değil. Komedi, dram, gerilim, korku bu sahnede herşey var. Ama ırzına geçtiğimin sahnesinde rol sahibi değilim sadece seyirciyim.
Sevdiğimizi söylemek, sevdiklerimiz için çok zor sanırım. Yaşamak istediğim iki kelime ve bir fiziksel hareket, bu benim tanrım niteliğinde ''seni seviyorum'' derken sarılmak. Gaddarsınız, kibirlisiniz, burnundan kıl aldırmayan ve bunları bırakınca savunmasız kalacağınızı düşünecek acizliktesiniz. İster katil ol, ister maktül, istersen mahkum, hepimiz, hepimiz ''Ölüm Taciri'yiz tek sıfatımız bu. Ya götünüzü kaldırıp birilerine sevidğinizi söyleyip sarılın ya da sattığınız ölümlerin birleşip boynunuza ilmeği geçireceği güne kadar battınız bok çukurunda kalın.
Bu hem katilin hem de kurbanın seslenişidir. Unutmayın tek sıfatımız ''Ölüm Taciri''...
..
Gecenin bir yarısında
Korku ile uyanırsan eğer
Bil ki, gelen ben değilim
Ben hiç
Seni korkutabilir miyim?
..
anlımızda bilgilerden bir çelenk
nura doğru can atan Türk genciyiz
yer yüzünde yoktur olmaz Türk e denk
korku bilmez soyumuz
şanlı yurdum her bucağın şenle dolsun
yurdum seni yüceltmeye andlar olsun
..
Serçe gibi öper annem
En eprimis yerinden yüreğimin
Yamarcasina...
Omurgası kırık insan gibi serçe
Bir yürek dolusu korku
gülücükler icinde...
..
“HZ. MUHAMMED” Adlı Kitaptan Cümle Derlemelerim:
Allah’ı Arayış
/ Bu duyguya bir isim vermek gerekiyorsa “Allah Arayışı” diyebilirim! . Bu Allah arayışı, düşünceyle değil duyguyla ilişkili bir arayıştı! . Bu bir korku, bir terk edilmişlik, bir yalnızlık duygusuydu; evrenin orta yerinde, belli belirsiz bir yardım beklentisinin ve umudunun duygusuydu! . / Yine de her şeye rağmen Allah’ı arıyor, onu bulacağımı umuyordum! . /
{Kitap Adı: HZ. MUHAMMED – Kitap Yazarı: Lev Nikolayeviç TOSTOY – Kitap Yayınevi: KARAKUTU YAYINLARI/TEMMUZ/2005 – Sayfa:086 – Cümle Derleme Çalışması: Kemal KABCIK – ANTALYA - 23 Eylül 2014 Salı 12:35:49}
..
İçinde her şey olan
(üzüntü,sevinç,gözyaşı,korku,heyecan...)
bütün hissiyatı barındıran ve uğruna çok şey harcanmış
ama tutmayan bir filmin
çok üzünçlü fragmanı
bizim aşkımız...
..
Güz Yağmuru
Güz soğuğu kemikleri deşmeye başlamıştı bile, bulutlar sim siyah, rüzgârın sesi gök gürültüsünde kaybolmuştu.
Adam merdivenden indi, tavuklara yem verecekti.
Ayak sesine kız kümesten dışarıya fırladı, yüzü taş kesilmişti, soğuk bakışlarında korku, kin ve acı fışkırıyordu, yalvarış dolu elleri ile adamın ellerini sımsıkı tuttu:
—Baba artık Ahmet yok, benii içeri al!
Ahmet köşede sessizce onu izliyordu.
..