Gittikçe hızlandırmıştık hayatımızı
aslında biraz korku, biraz ıslak terli avuçlarımızı hissettik.
Ellerimizde kalan tek niyet bir an önce yaşamak
tamam demek ve ölmekti fani niyetimiz.
Sonra ne korku,ne yaşamak,ne'de ölmek düşüncesi beğnimiz'de
..
Kaldırımlar ne boş ne boş…
Tek canlı yok sokaklarda
Geziyorum, geziyorum, hep geziyorum!
Ayak izim gelir bir tek arkamda.
Karanlık perdelenmiş bir perde gibi
Soluklanır attığım her adımda
..
Uçsuz bucaksız mavi sularda
Senin olmadığın bu diyarda
Gece çöküpte kalbimin atmadığı karanlık sularda
Simsiyah bulutlar üstüme geliyor
Fırtına kendini hissettirdi
İçimde bir korku bir telaş
İlk defa sensizdim..
..
Geçmez karanlık gece
Bir canavarın bin bir gözleridir yıldızlar
Bir yılan yumurtasıdır, denize vurur ay
Ölüme yaklaşıyoruz küçüğüm
acele et, kalan günleri say
Burada ben İstanbul’la boğuşuyorum
Korkuyla dolu yolda ölüme koşuyorum…
..
ÇOCUKLUĞUMUZDA; “CISS”LARLA,
BÜYÜDÜĞÜMÜZDE; “DERİN DEVLET”LE...
Korku... Korku... Yine korku...
Hayatımız bugüne kadar hep korkuyla, korkutmayla geçtiği gibi bundan sonra da hep böyle mi gidecek?
..
Ne zaman ki sesin gelir kulağıma
Muhabbetin doluyor gönül çanağıma
Korku boşalır gözümden yanağıma
Ne zaman ki sesin gelir kulağıma
Ne zaman ki sesin gelir kulağıma
İçimde fırtınalar gelir galeyana
..
Bir korku var içimde hep daha doyamadığım
Konargöçer kuzukıran Dobruca kışlarında ben
Sırtını sıcacık camala dayamış çocuk
Masallarda üşürken
Aç kurt sürüleri inerdi köye ulam ulam uluyarak
Yapış yapış kalırdı uzunca kırmızı dilleri
Çitlerin kırağlı rezelerinde sıcak sıcak.
..
Bir çocuğun en sevdiği oyuncağı gibisin. Çocuklar o oyuncakları ellerinden alındığında ağlarlar ya,ben de öyleyim işte. seni bir an bile ayırmak istemiyorum yanımdan. Hep sen ol,hep benimle ol.Hem,yeterince büyümedimki ben,sen olmazsan büzülüyor dudağm,bükülüyor boynum. Beni kör kuyulara at ama sensizliğe mahkum etme.Ölümden beter birşey bu. Sen olmadığın zaman,bunca insan arasında,bu koca dünyada benden başka hiç kimse yokmuş gibi hissediyorum. Öyle kötü bir boşluk hissi ki bu,tarifi yok. Deseler ki '' Dunyanın taa öbür ucunda bekliyor seni'', bir an bile düşünmeden koşarak gelirim yanın. Abarttığımı düşünüyorsun değil mi? Aşkın insana neler yaptıra bileceğini bilmiyorsun. Bİr aşığın sevdiğine kavuşmak için o yolda ölmeyi bile göze alabileceğini bilmiyorsun. Ya da biliyorsun ama bunu dile getirmekten korkuyorsun. Çok sevmek neden korkutuyor seni? Geçmişte yaşadığın acıyı bu güne taşımanın alemi yok. Biz kendimize yeni bir yaşam kurmanın peşindeyiz. Yeni ve yalansız. Her anını yüreğimizde duyumsayacağımız,yaşamaktan hiç bıkmayacağımız bir yaşam. Geçmişte olan,geçmişte kalıcak. Taşınmayacak bugüne. Masmavi bir yaşam diyorum sana. Bu yaşamı paylaşırsan benimle,dünyanın en mutlu insanı olucaz ikimiz de... Sevgilim,korku düşmanıdır aşkın. Bir aşka en yalın,en saf haliyle başlamalı insan. Her aşk,el değmemiş,kirlenmemiş bir dünyadır. Geçmişin tortuları birkez bulaşırsa aşka,kirlenir artık,yitirir saflığını. Ben senin canını yakanlar gibi değilim. Ben,aşk için yüreğini hiçbir şeyden korkmadan ortaya koyanlardanım. Ben aşkın sadece cesurlara yakıştığını bilenlerdenim. Cesurum,gözü karayım. Kendini birak benim kollarıma,pişman olmayacaksın. Ey benim deli sevdalım,sana daha ne diyeyimki sana... Sen bu canın cananısın,gündüzün güneşi,gecenin 'ay'ısın. Tut ellerimi,haydi korkma tut! Kalırsan benimle,söz hiç yanımdan ayırmam seni... bir çocuğun en sevdiği oyuncağı gibi....
..
sessizliğindeki korku gözlerinden akıyor
sevmekten korkuyorsun
belki de sevilmekten
bu korkular seni adam edecek belli...
ama ben ötenazimi istiyorum...
..
Bilmem neden her gece, beni sarar bu korku,
El olup gidiyorsun, atıp kalbime oku.
Yıldızlar dökülüyor, bir bir kayıp yerinden,
Gök çöküyor üstüme, kalmıyor gözde uyku.
14 Mart 1988- Pazartesi
..
Zamansız zamanlarda sevdim seni anlamsız boşluklar da buldum askı. Yokluğunun bilmem kaçıncı aksamı yanlizim sensizim zamansız zamanlarda sevdim seni
Bir Ceylanın kalbi gibi atıyor kalbim Korku telaş bekleyiş icinde Anladım geç olsada gelmeyeceğini zamansız zamanlarda sevdim seni
Bir Kartal gibi süzüldüm hayattan
Bir teselli aradım boşalan kadehlerden bir dost aradım gördüğüm insanlardan Zamansız zamanlarda sevdim seni
Beklerim yollarını issiz geceler kor karanlıkta Senden bir iz ararım baktigim gördüğüm tanıdığım her kadinda Bir umuda kapıldım askının sarhoşluğunda Zamansız zamanlarda sevdim seni
..
Nasıl denir bilirim! Biliriiim de diyemem!
Terketti uyku - huzur, kesildi içmem - yemem,
Tereddüd vaaar, korku var... demiştim bir zamanlar,
Sütten ağzım yandı daaa bundan yoğurt üflemem.
..
aşktan korku duymak mı? kulaklarım işittiği soruya inanamadı!
onunla aramızdaki tek bir kızıl elmaydı
çekirdeği de aşkın ateşine bağışlandı.
bir telaş ki sorma!
onu nasıl sevdiğimi görünce Havva
Adem'in yüzüne bakamadı bir daha.
..
*YASAKLI SAKLI v HAPİS YÜREKLİ bir SEVDANIN GÜNLÜĞÜ*
Hayatımın öyle bir DEMİNDEYİM-ki
Korku,heyecan,sevda,aşk doluyoum
Bir de dolu dolu ADA_m doluyum
Ada_mSessiz__ada_sessiz
..
Süslü püslü siddet ve yikim unsurculugu yapmaktan baska hicbir INSAN DEGERi özellik ve niteligi bulunmayan üretimsiz tüketim bagimlisi HORMONLU INSANLIK dünyasinda kullugu köleligi isgali nefreti gammazligi yalani yanlisi türlücesit baldir bacak sehvet AFYON seanslari yanibasinda haram talan soygun sömürü azgin bozgun ören veranlariyla bezeyip donatan DINSIZLIGI türbani tutarli inanc diye tekkeleyip zaaviyelenen Türklük, Türkiye ve Türikye Cumhuriyeti ezeli düsmanligi temeline otrtulmus kurulmus MEDYA kirli kanal artik ve atik toplayiciligi arac ve gerecliligi sayesindedir, kurtarip kotardiklari soygun sömürü cark cevriminde yorgun bitik batak sehirler dolusu insanlik ölümünü kurulu yagma düzeninin istedigi tam tavlanip avlanmis kivamlara getirip uygun uyusum usakligina hicbir ikinci secenegi olmayan zorlu zorbali GÜC DAYATMALARINI harfiyyen itaatle teslim aldigi…
Iyilik güzellik özgürlük demokrasi baris kalkinma kardeslik esitlik insan haklari ve veya türlü hayatta üreterek gelisimini saglamis hicbirseyin olmadigi ve tüm yöneten yasayn yargilayanlar yetkinligini en azili en azgin en doymak kanmak yetinmek bilmeyenler dengesizligine devrilmis yikilmis cart curtlar keyfi kifayetine…
Her rozet takan Atatürk`ü…
Her arapca üfürükleyen dini…
Her efsane tellallayan uru kökü millet memleketi…
Sapasaglam oturttuklari küresel usaklik piyonlugun kazzigina baglayarak,sürekli TOPRAK temelinden kovulmus yoksunlugun yoksullastirdigi bilgisiz ilgisiz beceriksiz soguk soyut katilimsiz paylasimsiz sevgisiz kültürsüz haksiz hukuksuz rezilligin ve kepazeligin adindan övgüyle bahse koydugu SEHIR ALISVERIS MEKEZLESMESI kör ve sakat kuyularina bütün insani duyum ve duyarliligini ören veran etmis suskun, sakin, hantal, tembel, yitik, bitik, muglak, sorumsuz, tutarsiz, duyarsiz, kacak, kaypak, cikarci, tarafgir, catisan, bogusan, ayrisan, bölünen ve ugruna önüne aklina yedegine ne konulursa onu izleyip ondan günlük gündemler kacip kovalasan hirsa yarisa yenik tüm haramin talanin zehir zikkim ettigi iniltisi dünyalari tutanTOPLUMSAL LiNC….
Bagimli ve yatalak yasamalara zincirli icinde Cehepe Mehepe Hedepe Pekaka Akepe ve Fethulmetal Cia cikar ortaklasmasinin birlik berberlik halinden hepberaberce cikar hissepayinca boy ve beden büyüttügü BOP esbaskinligindan baska ikinci secenegi olmayan akil fikir vicdan ilim bilim ilgi iletisim kültür inanc güven ve özgüven yoksunu adeta tecavüzcüsüne hayran YURO-AMERiKA`lari koruyucusu ve kurtaricisi bilenler idare ve IRADE YOKSUNLUGUYLA…
..
Doğru Karar
Mazbut bir aile babası sayılırdı çevresinde. Kendi işinde hırslı fakat düşünmeden hareket etmeyen, duygunun işte yeri olmadığını bilen bir kişilikti. Gelgelelim özel haya-tında oldukça duygusal sayılırdı. Romantizmi hep canlı tutuyor, duygusallığından mutluluk çıkarabiliyordu. Üniversite yıllarından bu yana okumaya ve yazmaya hiç ara vermemişti. Ailesi kendisi ve iki çocuğuyla beraber dört kişilikti. Eşini üniversitede tanımış ve askerliğini yaptıktan sonra evlenmişti. Eşi özel bir şirkette insan kaynakları müdürlüğü yapıyordu. Çocuklar büyüyene kadar ailelerinden epey yardım görmüşlerdi. Aksi halde eşinin özel şirketten ayrılması icap ederdi ki bu da kariyerini yarım bırakması demek olurdu. Adam orta halli, on çalışanı olan bir pirinç döküm işletmesi çalıştırıyordu. Bu mesleği tesadüfen öğrenmişti. Lisede okurken babasının mobilya yapım malzemeleri satan dükkânında yazın yardım ediyordu. Dolap kapak tutacakları, koltuk ayaklarına veya masa, sehpa ayaklarına takılan pabuçlar, anahtar deliklerine takılan işlemeli dökümler, cam sehpaların altlıkları ve süslü ayaklarını sarıdan dökmek modaydı o yıllarda. Sipariş üzerine çalıştıkları bu işi yapan yaşlı, babadan kalıt sanatkar ustaya bir yakınlık duyuyor ve fırsat buldukça dükkanına gidiyordu. Ve hem yapılan işten, hem ustanın aktardığı deneyimine dayanan görüşlerini dinlemekten zevk alıyordu. O günler usta meslek sırlarını olduğu gibi aktarmıştı.
Üniversitede iktisat okumuş, askerliğini bitirince ailesi büyük şehre taşındığı için, oraya yerleşmişti. Birkaç yıl süresince, özel fabrikalarda muhasebe müdürü olarak çalışırken ilişkisi devam eden kız arkadaşı ile hayatını birleştirmişti. Bu evlilikten iki yıl arayla önce oğlan, sonra kız çocuğu doğdu. Buyruk altında çalışmaktan oldum olası hoşlanmazdı. Ne iş yapacağını düşünürken, sarı dökümcülüğünü her zaman göz önünde tutuyor ve piyasa araştırmasını ihmal etmiyordu. Fikir almak için yanına uğradığı kalıpçı akrabası da onu yüreklendirince; dükkân aramaya başladı.
Birkaç yıl içinde işleri rayına oturtmuş, yanında çalışanların sayısı ikiden beşe çık-mıştı. Bu dükkân açma işinde eşinin de büyük teşviki ve desteği olmuştu. Her başarılı erkeğin arkasında mutlaka bir kadın vardır; sözüne inananlardan olmuştu. Çocuklar ilkokula başlamış-lardı bile. Gelişmekte olan bir işi, anlaştığı bir eşi vardı. Bu mutluluk en büyük zenginlikti. İçten içe bilinçaltına, ya bunları kaybedersem korkusu yerleşmeye mi başlıyordu ne? Eskiden bende böyle bir korku yoktu. Bende ne kadar rahattım diye düşünmeye başlamıştı son aylarda. İşler de gittikçe açılıyordu, siparişlere zor yetişiyorlardı. İki sarı dökümcüsü ve iki sıvamacı almak üzere ilan astı vitrine. Sanayi de haber çabuk duyulurdu zaten. Bir hafta içinde kendisiyle beraber çalışanların sayısı on’ a çıkmıştı. Bir kişi daha alırlarsa KOBİ’lere tanınan her türlü teşvik ve kredilerden de yararlanma fırsatı doğacaktı. İşler böyle giderse altı aya kalmaz o da olurdu.
..
Korkularımın Darağacısın
Aydınlık yarınlara hep örtük pencerelerden baktık.Elimizde o önümüzü kapatan perdeyi aralamaktan, içimizdeki karanlık odaları aydınlatmaktan hep korktuk.Hep buruk şarkılar döküldü dilimizden. İstediğimiz şarkıyı ezberleyemedik ve dilediğimizce haykıramadık hayatımızın geçtiği bu sokaklarda.Çünkü sokaklardan korkuyorduk hep,İçimizdeki sokaklara ise hep hüzün bağdaş kuruyordu.O hüzünleri bitirmeye içimizdeki o sokaklarda sevgi ve mutluluk kokan rüzgarlar estirmeye gücümüz hiç yetmedi.O gücü alacak cesarete hiç sahip olamadık.Kendimizi hep korkularımızın darağacında bulduk.Her şeyden korkuyorduk.Düşlerimizden,hissettiklerimizden, duygularımızdan ve arzularımızdan bile.Çünkü bize korkmayı öğretmişlerdi.Bir sigara içimi uzağında olduğumuz mutluluklara uzanıp tutunmayı öğretmemişlerdi.
Bizi yalnız bıraktılar.Bazen yalnızlığımızı bile aldılar bizden.Onu bile çok gördüler bize.Çünkü yalnızlık insana bir şeyler öğretiyordu.Bize öğrenmekten korkmayı öğretmişlerdi.
Asıl neyi istediğimizi ve bunu hemen elde etmemizin neyin engellediğini hiç sormadılar.Çünkü bize verilecek bir ödündü bu..Bizi cesaretlendirecekti.Korkularımızı yenmeye yardımcı olacaktı.Oysa onlar bunu istemiyorlardı.Çünkü bizi hep korkutmuşlardı,bize hep korkuyu öğretmişlerdi.
İşte bu maskelerle dolu,bu ikiyüzlülüklerle dolu, o korku sokağında çıkmıştın karşıma.O dev yüreğindeki iradenle,mavi gözlerinin ardında sakladığın o sevginle,dünyanın sıcaklığını taşıyan avuçlarınla dikilmiştin karşıma.Sanki özbenliğimdin, sanki o an çocukluğumu gençliğimi hatırlatmıştın bana. Ama seni hatırlamam, hatıra raflarımı karıştırarak ve üstündeki tozları silerek seni orda bulmam, beni bir harabede acımasız hayatla ve maskelerle dolu korkulu sokaklarla baş başa bırakıp gitmeni hatırlamam,yüreğimdeki o gizli ve ne yaptıysam iyileştiremediğim yaramı görmem çok sürmemişti.Ve senin beni bırakıp giderken gözlerimin içine bakarak, hiç acımadan, gözlerimin içinde sana doğru akan kör sevdamı hiç görmeden söylediğin o son sözünü hatırladım; “ hiçbir şey ele geçince hayal edildiği kadar güzel değildir.” Evet.Yine geçmişimle, o nasır tutmuş yüreğimdeki yaramla buluşturdun beni.Nerden çıktın diye sormayacağım,Çünkü elbet bir gün bir sokağın köşesinde karşılaşacaktık
..
Anlatamam,içimdeki her şeyi içinizdekiyle paylaşıp,
Soğuk almış sevdaları güneşe asıp,
Yabancılığımı yalnızlıklara anlatamam.
Ötelere mutluluk taşıyan zaman,sonsuzluğu yüreklere bırakıp gidiyorsa,
Elimi eteğimi çekiyorum hayattan,her şey tamam.
Korkuyorum,sabahlar gecelerin en derininde saklı,
..
Her zaman rüyalarımı hatırlarım.
Kimi zaman ben onlar ile yaşarım,
Kimi zamanda onlar beni yaşatır.
Kabuslarım ise korku anında,
Tenimden sızan terlerim.
Yıkanınca geçiyor.
..
Çabuk Yıkılmasın
Zevk almak istiyorsan şu hayattan, acıya da hazır olmalısın.
Çabuk yıkılır; zevk, sefâ ve lezzet üzerine kurulu bir dünya.
Korku ve ümit üzerine kurmalısın ki onu, çabuk yıkılmasın.
Berlin, 17 Ağustos 2009.
..