BENDE ETKİ ALTINDA KALAN BİRİYİM! . HAYRA YORARAK OKUYORUM; AŞK YÜKLÜ KİTAPLARI! .
Ben; BİR HATIRASI OLSUN ve OKUDUĞUM KİTABI, KISA ALINTILARLA HATIRLAYAYIM, Diye:
Küçük Anlatılar Derlerdim, Lise Sıralarında İken! . Kitaplarımızı Çok Seviyorum! .
AHMET ARİF EFENDİMİZİN MISRASIYLA; KİTAPLARLA YOLA KOYULAN DEĞİL Kİ AŞKLARIMIZ! .
BEN HÜR İRADEMLE, SAMİMİ DUYGULARIMI TOPLAMAYA ÇABALADIM KİTAP SAYFALARIMIZDAN! .
KORKU DUYMUŞSAM; KORKU DOLU CÜMLELER DERLEDİM, KİTAPLARIMIZIN IŞIĞINDAN: AŞKLA! .
..
Dündü geldin gidiyorsun, zaman nasıl geçti bilmem.
Bir dahaki yıl ne olur, belki Ramazanı görmem.
Geliyorsun nurun ile, benziyorsun gonca güle,
Kuran okunur her yerde hafızlar rakip bülbüle.
Sen Ey ayların sultanı, Ey Ramazan, şehri Kur’an,
Şeytanlara büyük korku, mümin kullar sana hayran.
..
Şuanda seninle aynı korku filmini, aynı koltukta, aynı kraker paketini kurcalayarak yiyoruz.
Ve bu benim daha mutlu yaşamam için yeterli bir sebep...
..
Şimdi gitti sebepler hayatımdan
Nedenler,niyeler yok artık
Sadece korku var dünden kalan
Sadece korku var yarına kalan
Zamanmı ömrü çalan
Kaç yıl kaldı yada kaç ay,dakika
..
KORKU… KORKU… KORKU… HEP KORKU…
Çocuk yıllarımızda terbiye ismi altında
Anne, baba ve yakınlarımız korkuttular,
Okula başladık eğitim ve öğretim için,
Öğretmenlerimiz korkuttular.
Askere gittik askeri disiplin için,
Subaylar korkuttular.
..
Ben söz verdim kendime. Beni gerçekten seveni bulunca bırakmayacağım diye. Seversen beni bırakmam da bi korku düşer içime. Sen de gidersen? Yıkıntılar içindeyken seni tanımaya çalıştım. Kalbim Filistin gibi yahut sen de vurma. Gözlerin en tehlikeli tabancan. Rüzgârda savrulan saçlarına ne demeli? Ya kokunu çeksem içime Akdeniz'den vazgeçer miyim? Sen benim ol da ben her gün bi fazla seveyim...
..
Çıkar at sırtından,korku ve ümitsizlik yeleğini,
Bu yol sevgi yolu,sevgi ve ümitte ara Rabbi'ni.
..
İçimde deniz kokan insanlar var
Deniz korkmaktan ibaret
Ben denizden mamul
Ne olacak halimiz ey deniz kokulu insanlar
Yürekte kanayan volkan
Korku korku adalar
Damar damar korkular
..
İnsan emanetçidir, bir gün emanetini teslim edecektir. Emaneti taşıyanların şiarı:
Sebep ve çarelerden olumlu sonuç alamayanlar, Cenab-ı Hakka el açarak, ilahi yardımı tecelli etmesini isterler...
Ama sıkıntıya düşen inkarcıya gelince:
Bu noktaya gelen ve onu kahreden sebepler üçtür:
Çaresizlik,ümitsizlik ve inançsızlık.
Ravi rivayet ediyor:
' Müminin korku ile ümidi tartılacak olursa denk gelir ' Bu Resûlûllahın sözüdür.
..
BENDE ETKİ ALTINDA KALAN BİRİYİM! . HAYRA YORARAK OKUYORUM; AŞK YÜKLÜ KİTAPLARI! .
Ben; BİR HATIRASI OLSUN ve OKUDUĞUM KİTABI, KISA ALINTILARLA HATIRLAYAYIM, Diye:
Küçük Anlatılar Derlerdim, Lise Sıralarında İken! . Kitaplarımızı Çok Seviyorum! .
AHMET ARİF EFENDİMİZİN MISRASIYLA; KİTAPLARLA YOLA KOYULAN DEĞİL Kİ AŞKLARIMIZ! .
BEN HÜR İRADEMLE, SAMİMİ DUYGULARIMI TOPLAMAYA ÇABALADIM KİTAP SAYFALARIMIZDAN! .
KORKU DUYMUŞSAM; KORKU DOLU CÜMLELER DERLEDİM, KİTAPLARIMIZIN IŞIĞINDAN: AŞKLA! .
..
KORKU
Her beden en az bir korku
İçerir, içeriğinde,
İçermeli ve içindeki korkuya bir ses vermeli.
Korku içermeli, kötülük içermemeli
..
Yaklaşırken korkusuzca,
Bana doğru korku usulca.
Korkmamak içten değil,
Korku seni korkutunca.
Ne kaçmak çare, ne durmak,
Ne beklemek, ne oturmak,
..
Necip Fazıl’ın Hikâyelerindeki genel özellikleri incelemeye başlamadan önce Sezai Karakoç’un şu tespitlerine kulak vermede fayda vardır: “Üstat Necip Fazıl, eseri, sözleri, davranışları ve jestleriyle bir bütün olarak düşünülmesi gerekli bir şahsiyetti. Bölünmez, parçalanmaz bir bütün. Necip Fazıl’ın şairliğini, düşünürlüğünden; düşünürlüğünü gazeteciliğinden; gazeteciliğini yaşantısından ayırıp düşünemezdiniz. Bunların arasına bir mesafe koyamazdınız. Süreklice yaşıyordu şiiri, düşünceyi, din ve ahlâk, geçmiş ve gelecek düşüncesini. Necip Fazıl demek, öyle bir kumaş demek idi ki, onda bütün bu saydıklarımdan iplikler birbiriyle iç içe dokunmuştu. En soyut düşünceden en somut bir eyleme geçiş mümkündü O’nun diyalektiğinde. Çünkü tümünü, tek bir sentez halinde yaşıyordu.”[1]
Necip Fazıl Kısakürek'in hikâyelerinin iki önemli yönü bulunmaktadır. Yazar, okuyucuya ya bir mesaj iletmek yahut fikir vermek için hikâye türünü seçmiştir.[2]
Necip Fazıl’ın hikâyelerinde ölüm, yalnızlık, korku başlıca temalardır. Ama bu öykülerdeki ölüm, korku ve yalnızlık temaları, yalnızca psikolojik bir daralmadan, bunalmadan ve soyutlamadan öte, hayatın, ölümün anlamını arama, anlamlandırma, insanların boğuşup durduğu varlığı bir kaos olarak görmekten çok, o giriftlik içindeki uyumun, ahengin zorluğu ve güzelliği ile derinleşme çabasıdır.[3]
Kitaptaki hikâyelerin birçoğunda ölüm konusunun işlendiğini belirtmiştik. Necip Fazıl bu konuyu 'Sırtlan', 'Bir Yalnızlık Gecesinin Vehimleri', 'Olabilir Oğlu Olabilir', 'Hayalet' adlı hikâyelerinde olduğu gibi korku, dehşet ve tecessüs unsurlarıyla birlikte ele alır. 'Sırtlan' da yeni gömülmüş bir kadın cesedini parçalamak isteyen bir Sırtlanın vuruluşu, 'Bir Yalnızlık Gecesinin Vehimleri'nde ölen büyük babasını korku ve merakla seyreden bir çocuğun ölüm hakkındaki düşünceleri, 'Olabilir Oğlu Olabilir' de bir telepati hadisesi anlatılır. Bu hikâyelerde hayal ve hayalet motiflerine de rastlarız.[4]
..
Yorgundun,kırgın belki,biraz üzgün
Kilisenin çan çınlamalarına karışmıştı feryadın
Korku dolu sokaklardaki sulardaydı yansımaların
Dedim ya, senin adın Asumandı.
Çan çınlamalarıyla ağlaşıyordun
Rüzgar Taksim’in olanca tozuyla okşuyordu saçlarını
..
Bahar gelmeyecek bu yıl şehre...kapısı aralanmayacak yorgun telaşların,gözlerimde kan çanağı taşıyan çocuk gülümsemeyecek...Yenildim işte,papatyanın yorgun yüzüne yansıyışım bu yüzden.Bir kez daha kana buladı elini haziran,bir kez daha karıştı tüm baharlar.hangi sarı-kızıl yaprağın lanetinden damladım da,ne zamandır çimen yeşilinden ecel toprağına dönüştüm.....Cehennem...cehennem diyor kalemim,sol yanımda bir savaş,sol yanım leş,sol yanım öfke nöbetleri...cehennem diyor içimdeki ses....Ey can...! Ben kıymıyorken bir avuç cennet umuduyla varlığına,senin alıp veremediğin nedir ki her yanın alev alev yanmakta....Ve ilk kez bunca beklerken yeşeren toprağın umudunu,bir yama gibi sararken güneşin ılık yüzünü acıyan yüzüme...ve işte bahar gelmeyecek bu yıl şehre.....Bana ait olmayan bir ömrün yılgınlığı sahilime vururken ve her zerreme işlemiş uzun saçlı bir bebek ağlayıp dururken,bana ait olmayan yolların taşlarını ayıklayıp durdu ellerim...Şimdi titrek ve bunca korku dolu...ah ağlamaya bile gücü yok gözlerimin,gözlerimi yorgunluk,yüreğimi öfke bürüdü...Bahar....nefesini üflediğinde aydınlanacakken ömrüm ve sen..! sadece bir avuç huzurken,huzurunda talebim,öldüm bile diyemezken kendi mezarımın başında...ve işte bahar gelmeyecek bu yıl şehre.....
.
..
Aşk geldi
Altüst oldu Arşipel
Korku,merak,acaba,endişe,
Tüm duygular hakim bünyeye.
..
Korku başlar çocukluktan
Her an gelecek dayaktan
Onların aklına yatan
Sevgi ve hoşgörü lazım
Isınınca kan damarda
Gözler durmaz yuvalarda
..
Mezarda yatanlara yaklaşsamda gizlice
Korku ve heyecanla sorsam "Haliniz nice? "
..
. Geriye korkudan donup bakmadigm hatralr.. Sahpsiz bir sehrn en yuksek tpesinde... Ucurmun ucundan soylenen son sozlr... Hic bu zamana kadr duymadgin gbi smdi de duymyacgin sozlr... Kalbmden sokup atmadigm celskilr... Beni ucurmun ucndan uzklastrmaya calsir ama aclar buna izn vermez. Ve ayaklrmin ucnda hissdrim o drin boslugu.. Once bi korku kaplr bdeni mi, hafiftn geri ceklr gbi olsm da acilr beni daha cok itr... Son kez gezdrirm gozlrimi sehrn uzernde. Ruzgri dinlrm... Yagmurn sesni... Arkmdan fsildasr hatralr... Ayklarimin altnda ki bosluk iyice artar... Ve aci bi cglik yukselr gokyuzne. Taslrla birlsir beden... Belki kac ciglklara sahittr bu ucrum. Kaç kisi gozyaslarni doktu ucurmun ucunda... Kac kisi daha... Zikrullah ALA
..
Burası soğuk anne Dağlar karanlık, küflü bir koku var etafta ya kan kokuusu yada barut anne.. Özlediklerim var anne cennet kokun war burnumda tüten.. Sesin hala kulaklarımda cınlar Üşütme deyişin, duaların hala cınlar kulaklarımda Anne bir korku var içimde bir sancı var Ölmek değil korkumuz anne Sana doymamak pamuk ellerini okşayamama korkum. Anne! ! hain geceler var anne zihnimde hasılatı bitmemiş ölümler. ŞEHİT ne demek anne? ölümün taçlı halimi yoksa 2 kuruş etmeyenlerin kahpece zaferimi anne? anne diyemeden göçüp gitmekmi..
..