KORKU ŞİİRLERİ

KORKU ŞİİRLERİ

Ahmet Zeytinci

Mübarek Recep ayını bitirdik, Şaban ayının da sonları yaklaşıyor, üç ayların sultanı Ramazan Ayına çok az kaldı. Daha ilk günden uhrevi bir hava yerleşiyor tüm memlekete ve İslam Alemine ya da en azından ben öyle gözlemliyorum, başkasına nasıl gelir bilemem... Şimdi beylik laflar ile size orucunuzu tutun, namazını kılın, zekatınızı verin diye nasihat etmeyeceğim, bunların bilincinde olan insanlar zaten yapıyor, yapmayanlarda umulur ki Allah'ın hidayet etmesi ile bir şekilde ibadetlerin bir ucundan tutarlar. ''Rahmetim gazabımı kat kat geçmiştir.'' diyen bir yüce yaratıcının Cenabı Allah'ın huzurundayız hepimiz...



Ne büyük mutluluk bizler için hem Müslüman hem de Türk olarak doğmuşuz. Bizlerden başka başka ülkelerde de sayısız Müslüman da Ramazanı karşılamaya hazırlanıyor. Savaşlar içinde olan, fakirlik ve açlık ile boğuşan bir dolu İslam Ülkesi var. Bizler burada rahat yataklarımızda uyurken, yatıp kalkarken o dindaşlarımız ağır bir imtihandan geçiyorlar, tabi aynı zamanda bizler de onlar ilgilenip ilgilenmemek konusunda imtihandan geçiyoruz. Allah yardım etsin bizlere de onlara da... Onlar sabırla, biz de yaptığımız ve yapacağımız iyilikler ile bu sınavları alnımızın akıyla verelim...


..

Devamını Oku
Ozan Efe

içim acıyor
tükeniyor muyum
sevgisizliğinde

gözlerine bakışımda
korku sarıyor
benliğimde
..

Devamını Oku
Ömer Ekinci Micingirt

Vazgeçilmez havf ve reca kardeşler
Aşkı doğurtucu ümit korku var
Zihne düşer râhmet vecd ile beşler
Hüner teslimiyet kalpteki rüzgâr

Sonsuzu haykırır ağarır umut
Ölümüne denge yürekte korku
..

Devamını Oku
Elvan Meral

Geceye korku salar köpekler uludukça
Menzile nasıl varılır millet uyudukça..
..

Devamını Oku
Nazım Kamil Esirci

Bir tepenin üzerinde
Açmış kollarını iki yana
Yüzünde korku,
Gözlerinde yaş,
Birini bekliyordu bes belli
Gecenin karanlığı çöktü, gün battı,ardından başladı savaş
Ayrıldı o yamaçtan ay gibi yavaş,yavaş...Vuslat vakti gelmişti belli
..

Devamını Oku
Fırat Kuşcu

bir şeylerin pazarlığı var şu an pazarlıksız ruhumda...telaşlı bir yağmur yağıyor kirpiklerim den yüreğime.....piçliğin narasını atıyor ruhumda ki zamansız lamekan çocuklar...erbab-ı aşk değilim ki gözlerinden menzil alayım....yunus sabrı yok ki hasretini ummana salayım...taş değil ki bağrımda binlerce ömür sensiz kalayım.... gecelerimi şeytana sattım ruhumun darlığında...ateşin sabrı yok yakar gemilerimin yüzemeyişlerini....fahişe algıların sahipsizliğinde doluyor gözlerime iklimin...dünden korku salan yarınların çiçek bozuğu sevdaları ağrıtıyor başımı şimdiden....yağmur yağsa da büyümeyen çiçekler gibi ruhum...hiç bir duanın ulaşmadığı sahte totemlerden teşekkül bir yaratıcısı var aşkın...ademin ademe şeytandan vesile azabı gibi...gel sulayalım bütün kuruyan sevda çiçeklerini gözümüzde ki emek yaşıyla....gel rezil edelim mecnunu....ferhatı dermansız bırakalım....şeytan secde etsin yüreklerimizde ki nara....gel bizden içre bir biz olsun çiçek olsun cennette ki bahara....
..

Devamını Oku
Fırat Kuşcu

bir şeylerin pazarlığı var şu an pazarlıksız ruhumda...telaşlı bir yağmur yağıyor kirpiklerim den yüreğime.....piçliğin narasını atıyor ruhumda ki zamansız lamekan çocuklar...erbab-ı aşk değilim ki gözlerinden menzil alayım....yunus sabrı yok ki hasretini ummana salayım...taş değil ki bağrımda binlerce ömür sensiz kalayım.... gecelerimi şeytana sattım ruhumun darlığında...ateşin sabrı yok yakar gemilerimin yüzemeyişlerini....fahişe algıların sahipsizliğinde doluyor gözlerime iklimin...dünden korku salan yarınların çiçek bozuğu sevdaları ağrıtıyor başımı şimdiden....yağmur yağsa da büyümeyen çiçekler gibi ruhum...hiç bir duanın ulaşmadığı sahte totemlerden teşekkül bir yaratıcısı var aşkın...ademin ademe şeytandan vesile azabı gibi...gel sulayalım bütün kuruyan sevda çiçeklerini gözümüzde ki emek yaşıyla....gel rezil edelim mecnunu....ferhatı dermansız bırakalım....şeytan secde etsin yüreklerimizde ki nara....gel bizden içre bir biz olsun çiçek olsun cennette ki bahara....
..

Devamını Oku
Mehmet Soysal

Bundan sonra hayatina ben olmadan devam et demesi; Lisede ogretmenin bir konu okunurken Oglum arkadasinin kaldigi yerden sen devam et demesi kadar gerilim ve korku doluydu...
..

Devamını Oku
Hüseyin Evcil

Sen, bambaşkasın sevgilim. Yeni dönem, yeni sayfa değilsin. Sanma hiç doğduğunu ya da aktığını. İçimdesin hep, sonsuzca yükselmeye yazgılı bir tanrı gibi. Sevecenliğin güneşlere korku. Ölçüsüz yorgunluğumla koşuyorum sana. Yollar uzayacak, sevmek yetmeyecek biliyorum. Biliyorum her şeyi. Uyku beyazı geceler, yazamadığım yer altı şiirleri ve aşk gezegeninde solo. Gözlerin; üzerimde eriyen karlar gibi, sancılı, suskun. Zaman fenerleri kadar da zenginsin. Ne olur kolların açık kalsın. Bu denizde dağılsın saçların. Seni sana sunuyorum, kabul et. Soluk soluğa kovalamaca ve dağılan toz bulutları. Yaşadık, yaşayacağız. Bağırarak, çoğalarak.
..

Devamını Oku
Ahmet Bektaş

Formlar

“Biçim ve şekil” genelde görünümle ilişkilendirilir! 3. Boyut için form, şeklen ifade edilir! “Boyut” konusundaki yazılarımda bahsettiğim; her şeyin, hiçlikten tercih edilerek 1. Boyuta, tasarlanarak 2. Ruhsal boyuta, maddi alanda algılanarak da 3. Boyuta çıkması konusu önemli!

2. Boyutta ruhsal tasarı alanı ya da levha-düzlemde “Data” konumunda olan bir etki, 3. Boyutta algılandığında bir forma bürünür! Ruh, bedene bürünür! “Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm” Tüm ruhsal alandaki levhadaki data formundaki veriler, 3. Boyutta algılanırken 3. Boyutun formuna bürünürler!

Öyle ki 3. Boyuta çıkarılmadan 2. Boyutta, levhada, algısı bile bilinen 3. Boyutun formuyla olur! Rüyalardaki 2. Boyuta dair algılamada şuur, dataya bilinen veya hayal edilen bir şekil vererek onu algılamaya çalışır! Mesela “Korku” algılamasında, önceden korku olarak zihne yerleşmiş bir canavar hayalde yaratılır! Sevinç ve neşe formları da 3. Boyuta dair şekillerle algılanır! Güzel ve neşeli ortamlar hayale gelir! Deneylerde, uyurken yüzlerine pamuk sürülen deneklerin çoğunun, rüyalarında bu etkiyi şekillendirdiği tespit edilmiş! Rüyalarında yüzlerinin derisinin soyulduğunu hissedenler çoğunlukta olmuş.
..

Devamını Oku
Atiye Danış

NÜÜRESS // Kenan EVREN..

Kenan Evren adı bana Türkiye’nin yaşadığı en büyük utançla eş anlam taşıyor.Sayısız faili meçhul cinayetler / 550’den fazla idam/ sınır dışı olayları/ vatandaşlıktan çıkarılmalar / basın yasakları/on binlerce görvden ihraç/ hele de kitap-neşriyatların
kamyonlarla toplatılması.Asker nerdeyse evlerimizin içinde..
-Ağabeylerim Üniversite de.Aile hatta bütün ülke pürtelaş-herkeste endişe had safhada
-Evler her gün takip te ama biz aranmıyoruz.Çünkü rahmetli babam önemli bir bürokrat.Mahalle ye,saat başı asker geliyor her köşede silahlılar.Okula gitmek korku/dönmek daha bir korku.Daha çok şeyi idrak edemeyecek kadar gençliğe yeni adım atıyoruz.Neler olup/bittiğini de yeterince anlamakta zorlanıyoruz...
-Ne panikler ne dehşet dönem ve şimdi 12 eylülün en suçlu kişisi yıllardır hiç bitmeyen tatil/safahat yaşıyor.Yargılanması için bir çok hukukçuyla görüştüm....maalesef yasada öyle bir madde yok.Türkiye bu utancı kaldıramıyor ve utanç mimarı NÜÜÜÜ çizerini yargılayamıyor.Kenan Evren bana en çok ta HİTLER’i andırıyor...
..

Devamını Oku
Teoman Özgün

Sen kazandın ben kaybettim!
Buraya suçluyu bulmaya gelmedim,
Onları bağışla,savaşın benimle,
Ve ben dimdik karşındayım!
Mağlup ve kaybetmiş bir haldeyim,
Ne istersen yapabilirsin!
Ne istersen hazırım,
..

Devamını Oku
Sevinç Kavuk

Terör nedir? Şöyle deniyorum buna bir düşünceyi, hem en kolayını, yani devam ediyorum bu bir tek basit ve geleneksel ad, yani isim ile: Bir adım, bir soyadım, bir yürekliliğim, yani motor adım var benim. Terör, adımda mı, soyadımda mı, yüreğimde mi anlaşılabilir, anlatılabilir, tanımlanabilir, tanıtılabilir? Terör bir projedir, öldürmenin planlı ve programlı ve sistematik eylemi, uygulamasıdır! Terör, cana, mala, ırza hükmetmek, hukuksuzluk hakkına dayanarak rasgele öldürmeyi de hükümet olmaktır! Veya:

ABD, AB, İngiltere Terördür, Yahudi-Vatikan-Arap birliği Tarikat ise rejimleridir! Cumhuriyet, demokrasi, siyasi laf edebi her ne ise de, süsleniyor bu terimleri sadece ve sadece uygulama ve eylem sömürgeliği de korku ve dehşet rejimleridir. Hukuk ise korku, vahşet ve dehşete karşı önlemler olduğuyla, anlaşmazlığı, anlaşamazlığı önleyen yasalarıyla ceza uygulayan hak uygarlığıdır. Veya,

Hekimler, ölümcül hastalığa karşı bile çare arıyor sürekli, bütün bilinen çarelerin en azını bile esirgemeden mücadele ediyor, ondan sonrasını da ‘Allah yardımcısı olsun’ diyerek hastanın mücadele ruhuna bırakıyor ve bekliyor, yani rahat bırakıyor sessizliğindeki mücadele hakkını kullanabilmeye. Bulaşıcı hastalığı ise acilen karantinaya alıyor ve bu ilk etap ile ölüme terk ediyor, hiç olmazsa yaşamı kurtarmak içindir, diyor buna. Hukuk da bu önleme zaman zaman baş vurulacak bir adalet sağlığıdır. Bu sağlık ve sağlamlık içeren tespit gereği için bir ölüm kararı ile toplum yaşamını kurtaracaktır. Terör virüsü karantinaya alınmalı! Bu virüs, elebaşılar’dır! Bu projelerde, yani Terörde bir bakteriyi önce yayarak geniş kitleye, virüsü kendilerine enjekte etmiş olduklarını ispat ettikleri adlarıdır ‘elebaşılar’. Elebaşı adı, bakterisi soyadı, yürekliliği ise terör ile yaşattığı rejimdir.

‘Bütün dünyaya PKK’yı anlattık, ama DTP’ye anlatamadık’ Deniz Baykal. Gerçeğin güzelliği ile bir sözdür bu söylenen. Çok şükür! Budur işte siyaset! Adıyla konuşmak, soyadıyla tanımlamak, yüreklilik resminin bu çizili ve çizilecek olanı da içerecek haliyle masaya yatırıp, bu sizin mi diye sorup, gereken önlemi ve yargıyı da ‘karar’ açıklamaktır’ siyaset hizmetinden biri!
..

Devamını Oku
Necibe Sucuoğlu

Uyku uyku bakıyor gözlerim
Bitiminde uykusuz gecelerin.
Korku korku çarpıyor yüreğim
Sonunda cevapsız belkilerin.
Umut umut gençliğim
Bir mum gibi sönüverdi
Rüzgarıyla senelerin.
..

Devamını Oku
Erhan Ektiren

Derik'te bir sabah kahvaltısıdır
İçimize damıttığımız acı su!
Mazıdağ'ında akşam ayazıdır
ardımızdan gelen korku!
Korku;
Yalnızlığın kılık değiştiren hali
ve uyku;
..

Devamını Oku
Cem Han

Sen hiç uzaklara gittin mi be tatlı kız! Gidip de Okyanus kıyıların da yüzdün mü hiç,
Yaşadın mı med cezir i gördün mü gel gitleri sevgi dolup korku boşaldın mı?
Senin uzaklarda sevgilin oldu mu şeker kız,uzaklardan gelip de seni buldu mu? sevgisiyle seni sarıp sarmalayıp sevgini yaşattı mı? Gereksiz korkularını tesbih yapıp salladı mı?
Benim uzaklarda sevgilim oldu be tatlı kız,uzaklardan habersizce gelip beni buldu sevgisiyle sarıp sarmaladı beni, sevgimi doyasıya yaşattı bana,korkularımı Zeus altar'ın da sevgi bıçağı ile kurban etti...

Sen bana bir değer yükleme be canım bırak fırsat tanı ben sana değerimi göstereyim,sen benim bataklığımı kurutma batırayım seni içime, kal orada,patikam dan korkmadan geç korkma acıtmam canını kanatmam oranı buranı... Aşk da sevgi de menfaat gözetme be şeker
bırak parayı pulu köşeyi dönmeyi sen benim kalbi mi sevgi mi kazan,asfaltım bedava olsun...
..

Devamını Oku
Bayram Kaya

20]Toplumlar somut verileri ile hareket ediyor, galatı hisçiler soyut ve absürt çıkışla hareket ediyorlar. Bu tam bir sapla samanı karıştırma işidir. Sözüm ona, bazı aydın kesimlerce bilinçli yapılmaktadır. Toplum kendi reel yapılanış ve somutluk ilişkiliğine göre düşünür.

Soyutçu, halka ait düşüncenin gem almazlığı olanı hak ve özgürlük diye, topluma tarif etmek, bir aydın işi değildir. Olsa olsa, kışkırtıcı, işbirlikçi çıkarcı kesim tutumu olabilir. Gerici istemlerin tezahürlerini, kadınlık masumiyetini ortaya sererek, kendini varlaştırmaya çalıştığını, göremeyecek kadar illüzyondadırlar. Bu tür söylemlerle, aslında durumların mekânı da şaşmıştır.

Böyle şiraze şaşkını söylem, söyleşe söyleşe ancak kendisini ikna ederdir. Oysa hastalık varsa ve tehdit ise, tedavi sürecektir. Dün tedavi oldum diye, bugünkü tedavimizin ihtiyati oluşunu görmezden gelip bu bir vehimdir, bu bir korku yaratmaktır diyerekten, bırakılır mı? Bu bir hayati ve kaydı ihtiyattır. Bu tür savunmanın hassasiyetleşmesi de doğaldır. Bu türden yaşanmaların da vehimsel yol kazası olacak ise olur. Sistem bu oluşu dengeleyerek yeniden kararlılık düzeyine çeker. Kaza riski sizi, uçağa ya da binmekten arabaya binmekten alı koyar mı?

Ama bu kaza olacağı bilinç ve öngörüsü için de sistemlerin kendisinin hastalanmasına izin vereceği anlamına da, gelmez herhalde. Toplumlar tümelci belirim olacaklardır. Yani toplumlar, üretimin kendi ilişkileyiş örgülemesinin yasal dayanaklı oluşu içinde olacaklardır. Hayaliden tabusal olmayan, genel ve herkeste ortak olan; öznel yararcılığın gözetilirliği ile belirecek yasallığın oluşmasıyla toplumlar devinir. Kişisel, öznel,evham ve deliriyumlar, burada söz konusu değildir. Korku yaratılıyor, evham yaratıyor diye toplumcu somut bir olayı, afakî kılan bir akıl, ancak turp suyu hak eder bir akıldır.
..

Devamını Oku
Bayram Kaya

21]Aksine onlar, yürürde olanlarla beyin fırtınasının olası tahmini simülasyonunu yaparlar. Toplumsal kurumlara projelenecek fizibilite edilecek, rehabilitasyonu yapılacak, önermeler olacaktan şekilleşen tavsiye ve kararlarını ortaya koymaktadırlar. İşte gelişmiş olanla gelişmemişin tartışması ve konuya bakışı, böylesine farklıdır.

Ama varsayalım ki ABD’lerinde de, bizdeki gibi bir eski uygulamaya talep olsun. Müsamaha görür mü? Orada da toplumsal bilinç ve irade, toplumsal akıl; bu istem karşısında, olayı böyle; 'canım evham yapıyoruz. Bu bir haktır. Bu türden bellek çağrıştırıcı hatırlama evhamlarından kurtulalım' denebilir mi? Bir atom bombası atılmışsa yeni bir atom bombasının eski çağrıştırıcıları hatırlaması yanlış mıdır.
Eğer atom bombası atılıyor, eski çağrıştırıcılar yaşanmıyorsa; atılan, atom bombası değildir. Yeni nesil yeni ilişki düzenli bir durumdur. Üstelik de, tekil olmayan bu türden bir egemenci soyut otoriter baskıyı ortaya koyma amaçlı sembolleşmeler; topluma ait bakış iradesi olarak, evhamla bağdaşır mı? Bu ne cüret ve aymazlık? Ki, bu bilginin, bilgisiz kılınışı olup, bilginin dezenforme edilişidir!

Şartları geçti diye, korku cumhuriyeti olmasın diye, köleci yapılanmaların, birey egemenci tutumların, ihyasına, bir haktı, bir özgür isteyişti diye bakmalı mıyız? Üstelik şartları geçti denen, korku olmasın korku yaratmasın, evham olmasın denen bir şey, niye istenir ki? Pek çok düşünsel, sosyal, insansal yaşayış; öz değişmeden var bulundurulup sürdürülebilirdir.

..

Devamını Oku
Cenk Bulut

Ask korkuya pecedir, korku da aska perde,
Allah'tan nasil korkmaz, insan O'nu sever de...
..

Devamını Oku
Oktay Baykurt

Kazanma dürtüsünün insana kazandırdığı en büyük şiddet çeşidi sanırım savaş olsa gerekKazanmak bir ‘’arzu’’ ve ‘’ hırs’’ işi olsa da, bunu devletler bazına indirgediğimizde bir insanı değil ‘’iki devletin milyonlarını’’ ilgilendiren cadı kazanını andırdığını söylemek gerekecektir. Kolların,bacakların,gözlerin havada uçuştuğu bu dünyada, kazanda kaynayan tek şey ‘’kan’’ köpüren ise ‘’öfke ve nefretten’’ başka bir şey olmayacaktır.

Silahların merhameti, onu elleriyle tutanın korkusuna bağlıdır bir yerde…Korkuyla kovanından fırlayan bir mermi, yere yıkması gereken canın: ebadına, biçimine,ırkına,milletine bakmadan ‘’kazanılması gereken’’ için onu yere yıkacaktır.Bunu yaparken yani savaşırken merhameti unutacaktır.

Merhamet, insan kalbinde kendine acımayı arkadaş edinmiştir ama bir üçüncü arkadaş daha vardır ki o da ‘’bencillik’’tir.Bencilliğin kazanma hırsıyla birleştiğini ve yıllarca kaybedenleri oynayıp sonra da ihtirasla el ele verdiğini düşünürsek aklımıza savaşlar gelecektir.Ki işte o savaş, merhameti, sadece yıkık duvarların,annesiz çocukların,aç karınların,bacağı kopuk bedenlerin vicdanından alıp; zalimlerin olmayan duygularına bırakacaktır.Barış ve intikam ateşi de ortalarda gezinip sahipsiz kalacak, yıllar sonra birileri onun elinden tutup misket bombaları ile diğerlerine hatırlatılacaktır!

Malumunuz günümüzde kendisine tarih boyunca merhamet edilmeyen ya da edilmediğini düşünen bir millet pireyi öldürmek için ilk önce pirenin bulunduğu bedeni yere yıkmaya çalışıyor.Çocuklar,yaşlılar …sokaklarda adımlamak yerine yıkılan binaların altında kalıyor; ellerini hiç havadan indirmeden ne zaman başımıza bir gülle düşecek diye bekliyor.Korku imparatorluğu cesaret kırmak için birebir güreşmekten çekinip havadan bombalar atıyor.Bilali Habeşiler,Sümeyyeler gibi zora geldiğinde direnmeyen; Peygamberi yanlarından ayrıldığında,denizi karşılarına aldıklarında Peygamberlerini bir çırpıda düşüncesizlik,Yaratanı ise acizlikle tenzih edip dinlerinden dönen,danaya tapanlar yani korku imparatorluğunun müdavimleri şimdi hakim oldukları dünya güçlerini de arkalarına alıp bencillik ve ihtirasları uğruna ‘’bazılarının dünyalarını başlarına’’yıkıyor.Anlayacağınız geçmişin hesabını şimdilerde görüyorlar.
..

Devamını Oku