Çimlerin kuru olduğu, kuşların cıvıldadığı bir gün, o tepeden bakıver bir Marmaraya, bir kara fotoğraf çek hafızana kaydet.
Sonra in kıyısına, git en kenarına şehir hatları vapurlarını dolduran insanlara bakarak bir kara da orada çek.
Git Beyoğlunun arka sokaklarına, top oynayan çocukların pencerelerdeki yeni acılara gebe analarının suratlarına bak, bir kara da orada çek.
Son bir kareyi de yüksek kaldırımdaki kerhanede kiralık kadın müşterilerinin, çaresizliğe dürüm edilmiş ürkek vahşetlerinden izler taşıyan bakışlarına ayır.
Ayrılık diye bir şey yok.
Bu bizim yalanımız.
Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?
Güneş çoktan doğdu.
Devamını Oku
Bu bizim yalanımız.
Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?
Güneş çoktan doğdu.