Çimlerin kuru olduğu, kuşların cıvıldadığı bir gün, o tepeden bakıver bir Marmaraya, bir kara fotoğraf çek hafızana kaydet.
Sonra in kıyısına, git en kenarına şehir hatları vapurlarını dolduran insanlara bakarak bir kara da orada çek.
Git Beyoğlunun arka sokaklarına, top oynayan çocukların pencerelerdeki yeni acılara gebe analarının suratlarına bak, bir kara da orada çek.
Son bir kareyi de yüksek kaldırımdaki kerhanede kiralık kadın müşterilerinin, çaresizliğe dürüm edilmiş ürkek vahşetlerinden izler taşıyan bakışlarına ayır.
Eve git, koy hepsini bir bakır tepsiye. Çocukluğunda çektiğin tüm resimleri birer birer çıkart hafızandan, onları da koy üzerlerine. Fotoğraf adına ne varsa akrabalarda, konu komşuda topla onları da ekle.
Üzerini silme yağmur suyu ile doldur, duyacağın ilk bebek doğumuna kadar bekle.
Yoğur hepsini hamur olsunlar, oklavayla aç onları tepsi kadar yufkalar olsun, kat kat döşe tepsiye aralarına loğusa şerbeti dök bolca.
Bırak bol güneşli gökyüzü rüzgarla pişirsin, ilk ölüm haberine ağlayan bir anne sesi duyduğun güne dek.
Üzerine mevlüt şekeri serp bolca, külahlarından çıkartıp iyice dövdükten sonra havanda. Lokumlarını da tam ortasına koy korku böreğinin.
Al tepsiyi önüne, bildiğin bütün keskin küfürlerle böl baklava baklava,
Dağıt etrafındaki umutsuzlara, meczuplara, umutsuzluğunu ve meczupluğunu göremeyenlere
bir dilim sokak köpeklerine, bir dilim kuşlara ver, bir dilim de bana ayır.
Kalanını da kimin kısmetiyse buyursun alsın diye sebil et, tepsisiyle koy vicdan kapısının önüne.
Kırıntılarını karınca yuvasının önüne ser
Yağmur oluğunun altına bir leğen koy, soyun anadan doğma,
Yıka aklını yağmur sularıyla
Kapat gözlerini
yeniden gel dünyaya
Korku mu dedin?
Ya sen o börekten hiç yemedin!
Yada kimseyi kaybetmekten, benim gibi korkacak kadar hiç sevmedin.
Kayıt Tarihi : 8.1.2009 18:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.