tıpkı çocukluk günlerindeki gibi korkuyorum
dut ağacının altındaki kuyuda saklı korkularım
öcüler vardı orda Arap dudaklılar
yaklaşılmaz ki dipsiz kuyuların yanına
şimdide korkuyorum iliklerime vuran
öcü adamlardan
öcü ayaklardan
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
yüreğiniz kaleminiz hiç susmasın
www.bizimkaradeniz.com.tr
Web, yeni düzenleme yapıldığı için köşemde i-netten okuyamayacaksınız.
korktugunuz başınıza gelmesin insaallah,,
her sey gönlünüzce olsun,,
gurbetten sılaya
selam ve dua ile
Güzel yüreği korku yenmesin var korkunun üzerine git ve sen yen onu.
Sevgilerimle
MEHMET ALİ ŞAHİN
Korkularımız gün gelir yaşanır olur. Korkularımızı yendikçe büyüyor, güçleniriz. Bu korkular içinde ' Aşk ' korkusu en tehlikeli olanıdır. Çocukluğumuzde ya da daha aşkı tatmadığımız yıllarda ,aşık olacağımızın hayali ve meraki içindeydik. Gün geldi aşık olduk ve kimbilir hangi nedenlerle de onsuz kaldık.
Sonra sevgiler yiter yiter. Yiter de bizde buruk bir acı bırakır. O zaman bakışlarımız nasıl da derinliğini yitirir. Derinliği olmayan saydam aynalar gibi bakarız. Çünkü gözlerimiz ölen aşkın matemini bitirdiği an artık o aşktan kurtulup duygularını dondurmuştur.
Yüreğinizden esin eksilmesin.Tebrikler.
Ve
şaire dönmüş kendisine yeteneğiyle.
Sevgi ve sevgisizlik yada çölde susuz kalmış ve susuzluğun verdiği acı ve ızdırap misali sevgiye duyulan özlem daha nasıl anlatılabilinirki?Yüreğinize sağlık efendim...çok güzel ve anlamlı bir şiirdi..
tuz buz oldu aynada adamdan yansımalar
sen beni sevmiştin öyle mi
aynadan sevilmeyi bilmez ki içimdeki çocuk
yalın dokunulmayı sever
'Sen beni sevmiştin öyle mi'... öyle demiş... Ama sevmek bambaşka birşey...
Dil de değil, sevmek yürekte olmalı... Dil artık alışkanlık yapmış 'seni seviyorum' kelimelerini söylemeyi...
Güzeldi.
Tebrik ve sevgimle
aynadan sevilmeyi bilmez ki içimdeki çocuk
yalın dokunulmayı sever
yılanı bile sever sokmasının acısını bilmediğinden
yalanı sever yalansız olduğundan ...
Çok güzeldi ...
kaleminize sağlık sayın Sevginaz İnal...
Bu şiir ile ilgili 9 tane yorum bulunmakta