bir ümitle bekle
hasrete düşen gibi
dönüş yolun hep açık olsun
teselli rüzgarlarıyla avut kendini
kalbine her an üflenen ruhla
yanında ol bekleyişlerin
günahın kuyusuna düşsen de
köle olsan da
zindanında mahpus olsan da
vazgeçme
Allah, çığlığına icabet eder
arar seni…
bir ömürlük bekleyişin şahidi ol
O’ eşsiz rağbetin nefesini duy
hiç kesmediği o ümidin kokusunu al
yapayalnız
ve korunmasızken
la tahzen… diye
dolu dolu sessizliklerle
sükutun göğsünde çırpınan kanat seslerinden
sözler koy kalbine
tenha sokakların köşe başlarında
ateşli telaşların serinleten pınar çağıltısıyla
aldatıldığını fark ettiğinde
her defasında
sus…
suskunluğunla mayalansın göğsün
boğuştuğun ölümcül dalgalara karşı
deniz feneri gibi dur
ruhunu üşüten
gönlünü yakan
lodos rüzgarlarına karşıt
sığınağın olsun düştüğün kuyu
yanı başında bekleyenleri ümit diye bil
meryem gibi …
korkma…
düştüğün her yere kudret elini uzatır Allah
yittiğin her çukura rahmetiyle eğilir
uzaklaştığın her an, yeniden ümitlendirir
arandığını bilir
öyle teselli buldurur ki
öyle kurtulursun ki utancından
öyle atarsın üzerindeki ağır yükleri
öyle kanatlandırır sevdanı avuçlarından
öyle tutunursun ümidin dal uçlarına
hiçbir şey göründüğü gibi değil oysa
sessizliğin fısıltı diye iner kalbine
müjdelerin saklıdır acılar sonrasında
her günün bir yarını vardır elbet
sabahtır gecelerin sonu
her zorluğun yanında kolaylık vardır
bir gün gelir uzun bekleyişlerin nihayetinde
avunçların nefesine sarılır
sesinde canlanır
teselliler …
yüreğinin kıtlığına hazırla duygularını
boykotlara ,istilalara ,savaşlara alış
vuruşmalarını içinde biriktir
sessizliğin fısıltısını
acıların iniltisini
her günün bir yarını vardır
sabahtır gecelerin sonu
her zorluğun yanında kolaylık vardır
sen müsterih ol
yeter ki…
bir ümit çerağı gibi
artık seni bekleyenlerin ufkundasın
artık düşmanlarının yüreğini korkunun alevleri sarmıştır
artık muktedirlerin yenilgisi başlamıştır
artık ümidin gömleğini kanlayanların elleri kırılacaktır
seni ağlatanların pınarları kuruyacaktır
artık…
umduğunu umdurur sana
bekleyişinde incileşen sözleri dizer nefesine
inandığın Allah
önünde eğildiğin Allah
vakitlerce secdelerine düştüğün Allah
senden hiç ümit kesmedi ki
korkma…
hazırla bavulunu
hızlı ve acele adımlarla çık sefere
nefretini sığdır içine
öfkenden daha ağır
daha çok sevgini koy
sanki bavul değil de dağ taşıyormuş gibi
gitgide kollarının takati kesilecek
omzun çıktı çıkacak gibi
varacaksın son istasyona…
sitemler, kırgınlıklar, küsmelerinle
birkaç huzur
birkaç sevdanla
bavula koyamadıklarına üzüleceksin
bu yüzden sadece
Allah’ı dert ortağın bil
bu yüzden sadece
Allah’ı derdine şahit tut
bu yüzden
kanadından kopan bir tüy gibi sessizce
ve sakince düşülen uykuları nicedir kaybetmiştin
kalınca bükülmüş bir urganla
yüreğinde kendi arzularını bağlamıştın
düğüm üstüne düğüm atmıştın ya
hani..
sarsılmıştın gitgide iyiliğin koordinatlarında
bir teşekkürdü bu yüzden her gülümseyişin
nezaketçe bakışın
içten bir merhaban
gönül almaların
bu yüzdendi hani…
kat kat sevgi biriktir
biraz da dualar için
şükürler ve teşekkürler için
dosya dosya güzellik biriktir hem de
elinden tuttu mu bir kez yükseltir Allah
yükselttikçe
yüceltir…
ay batsın
gece haline bürünsün her yer
iç içe, üst üste, omuz omuza,
nefes nefese ilerlemeye başla
bir akıntıya, bir girdaba kapılmadan
fısır fısır seslerle
daha doğrusu küçük sesli bir sükutla
aynı harflerle ilerle
korkma…
alnını yeşil seccadeye değdir
tam bir cezb halinde
hiçbir şey duymadan
cennet bahçesinin toprağına değmiş gibi
saniyelerin içinde dirilen asırlarca sanki
dakikaların içinde uzayan saatlerce
içten gelen o zikri duyar gibi
bütün tortularından temizlenir, paklanır gibi
günahlarından arınır gibi
kaybettiğin gerçekler buzdan aynalar gibi
kırıldılar acımasızca
vuruldu en ince yerinden sevdiklerin
dramının perdesinde başka aktörler
sahnelediler oyunlarını
neyin miras kalacak sonralara
ne işe yarar doğru değilseler
eğer…
uzak özlemlerini gözyaşlarına bandırdın
sırılsıklam oldu umutların
sükutuna gömüldü hayallerin
önce denizlerin geri çekildi
sonra bereketli toprakların çöle dönüştü
bulutların yağmursuz şimdi
mevsimlerin rüzgarsız
ne oldu ki
avuçlarında dua , dizlerin üzerindesin
sesin sanki dünyanın en içli yalvarışına dönüşmüş
dudaklarından çıkan kelimeler
yakarışına yetişemiyor
heyhat ki heyhat
daha ne rüyalar görecektin hani
aynı gecenin içinde o kutlu beldelerde
gözyaşları dökecektin seller gibi
üzerinden uçacaktı ebabil kuşların
ezan-ı muhammediler dinleyecektin
rükuların secdelerin...teşehhütlerin olacaktı
selamlar verecektin sağına soluna
dualar gönderecektin yedi kat semaya
hani…
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 16.6.2022 13:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!