KORKARIM
İncecik bir ıslık çalardı rüzgar
Boz kırlardan, boz tepelerden…
Salınırdı gelincikler, kır çiçekleri
Bir deniz gibi yüreğimden ufuklara
Ufuklardan sımsıcak mavi hülyalara…
Çilli çocukların yüzü harelenirdi
Yaprak yaprak nilüfer açan göllerde
Güneş, doğardı kızların gözlerinde
Kızların gözlerinde utanırdı gizli aşklar
Ve aşklar üşürdü utangaç yüreklerde
Başaklar sararırdı anaların parmak uçlarında
Topuklar çatlardı can vermek için toprağa
Ciğer çatlardı
Suret çatlardı
Yürek çatlardı…
Ardından savrulurdu tohumlar
Nasırlı ellerden bereketli topraklara
Savrulurdu sevgiler, besmeleler, yağmurlar…
Ahh Anadolu!
Bolluk bereket yurdu!
Hep bereket kucaklamışım kavruk bağrından
Hep güneş toplamışım güne bakan aydınlıktan
Hep yıldız toplamışım geceye bakan karanlıktan
Ben çile devşirmişim derviş gibi çilehaneden
Yanmışım, donmuşum,
Senle ağlamış, senle gülmüşüm.
Ahh Anadolu!
Ahh dul analar yurdu!
Dalkılıç, dört nala ölüme koştu
Göğsünden ak süt içen koçyiğitler
Ve sana emanet analar, kızlar, yetimler…
Ahh Ana!
Ahh Anadolu!
Hatırlar mısın,
Avuçlarında ayaz, yüzünde poyraz eserdi,
Karasaban tutağında kuru ekmek dişlerdin.
Dökülürdü ayaklarına bulgur bulgur toprak
Ve yalın ayak…
Sen yürüdükçe
Toprağı sürdükçe
Yüreğinle, tırnağınla…
Peşinden rahmet coşar, bereket koşardı
Sen emektin, sen yürektin, sen, toprak…
Keven sökerdin deli dolu kışlara
Ellerin nasır, ellerin diken okşardı
Bir de bozlağa asılırdın dağ, vadi inlerdi
Sen horondun, sen halaydın, sen efeydin
Gece çökerken,
Kör kandil titrerken
Gizemli masallar ülkesine giderdin
Sen periydin, sen cüceydin, sen devdin…
Elinde meses hayvanları dehlerdin
Ağır ağır dönerdi tekerlek
Ya sabır çekerek
Ağır aksak giderdin hüzün diyarına,
Yarına…
Rüzgar yemiş soğan ve ekmek tadında.
Ayranın yüreğinden sızmış bir yudum acı
Katığın bir kuru ayaz, bandığın hummalı bir sancı
Ve tırpanla biçilmezdi bu acı.
Bir de türkülerin vardı
Kağnı gıcırtıları eşliğinde söylenen
Çatlak dudaklarda bestelenen
En içten, en vefalı sevdalar tüten…
Yüreğinin bam telinden dökülen türkülerin
Ha bir de aşkların vardı
Katar katar başaklara gömülmüş
Sararmış ve yıllanmış aşkların,
Kasket siperlerinde gizlenen
Dört yamalı urbalarda ölüme giden,
Ölümüne!
Çekingen…
Kekik kokulu aşkların…
Dışın kavruk, için yanıktı
Tutkuluydun, mutluydun, umutluydun
Topraktın, sabırdın, vicdandın
En önemlisi
Sen, sen insandın!
Ve şimdi
Sonsuz bir güz bastı harman yerini
Eyvahlar olsun!
Simsiyah bir duman yükseldi gökyüzüne
Titreyen yüreğimin ta orta yerinden
Simsiyah kesildi kuşların masmavi kanatları
Ah Anadolu kurtlar, kuzular yurdu
Dolu vurdu
Çocukluğumu, umudumu, tüm yurdu
Sahte ışıklar saçıyor, buz yüreğimize
Tepemizde sallanan siyah elmaslar ,
Korkarım ha düştü, ha düşecek
Güneşi çoktan sattık, kaptı antikacılar
Korkarım ha söndü ha sönecek
Güneşsiz kaldık
Gölgesiz kaldık,
Çoktan kör kütük olduk
Benliğim,
Kimliğim,
Korkarım! Ha düştü ha düşecek.
Ergün BİLGİ
Ergün BilgiKayıt Tarihi : 31.1.2021 05:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!