Yüreğimde uçmayı düşlerken kelebekler
Sınır karakolları gibi tetikte bekler
Çürümüş belleğimi kürtaj etse de ebe
Gel gör ki bu hudutsuz aklım isyana gebe
Boynuma dolandıkça kaderin ağ yuları
Günden güne köreldi sezgimin duyuları
Taşa çaldım rezilce yuvalanan kör bahtı
Çünkü körpe umutlar benden daha bedbahttı
Bu dünyanın rahmini ele geçiren gürûh
Kan gölüne çevirdi, toprağa düşerken ruh
Gözleri kor tanesi Ortadoğu gibiyim
Mavzere pusulanmış kin bloğu gibiyim
Bir elimde yeryüzü, bir elimde gökyüzü
Benliğimi ürpertir cesetlerin ak yüzü
Tüm dinlere anlatsam kendimde gördüğümü
Tâbir etmek yerine pekiştirir düğümü
Her gece aynı ipe çekilirken düşlerim
Sabahın seherinde suyadır dönüşlerim
Denizi hayal eden bir balığım Fırat’ta
Oysa bütün gerçekler çırılçıplak sıratta
Her doğum bir ölümdür, ölümü yaşatan em
Tâ Âdem’den bu yana çözülmedi bu gizem
Esrarını gizliyor arafta sır misali
Keşfi mümkün olmayan kayıp asır misali
Ağır düşüncelerim al toprağı delerken
Tohumlarım çatladı cismimi irdelerken
Şimdi bir bilinmeyen denklemin doğumuyum
Hayatın boynundaki kordonun boğumuyum
Kayıt Tarihi : 4.5.2024 14:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!