at kuyruğu saçlarını özenle taradı.
mısır püskülünden kemer yapmıştı,
sütlü tanelerinden tespih.
ya sabır çekiyordu otuz üçlü bakışlarla.
çevresini süzerken otuz üçlü dudaklarının kıvrımları,
inci tanesi dişlerine nispet yapıyordu,
yağmur yağdı
seller aktı.
etrafına bakınıpta
bu yağmurda gezinen deli de kim?
diye soran olmadı...
Ağzımın içi leş gibi kokuyor
Dökülen dişlerimden arta kalan plaklar
Göbeğim benden önce balkona varıyor.
Uykusuz geçen geceler
Duygusuz yaşam
siz aldırmayın
damardan sözlerine
o kalemiyle atışıyor
zerkedecek damar bulamayınca tutuşuyor.
siz karışmayın
pembeye mavi giydirir
renk körlüğü olan çapkın.
kılıfa ne bakıyorsun
her etek giyen dişimi sapkın...
renklere saplantın varsa
az biraz çekil
yan dursanda olur.
veya eğil
olmazsa otur.
önümü göreyim.
es geç
baharın gelinliği kırların en narin çiçeğiydim.
ne koparırken ne de örerken hiç acımadılar.
bana sormadılar bile yerimi yurdumu,
toprağımda ki neşemi mutluluğumu.
güle oynaşa ellerinde oyuncak oldum unuttular.
bahar çiçeği burnunda taze gelin olduğumu unutturdular.
bir anıyı belgeler gibi
bakıyorsun bana
titriyor ellerin
ayrılığı onaylarcasına.
yaşananlar bir masalmıydı
yok sa romanmı
ard arda kapatıyorsun
yüreğinin kapılarını
sığ koridorlarında
nefes alamıyorum.
aralıksız ve ışıksız
hücrelerinde çırpınıyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!