Türk şairi.Büyük Çerkez sürgününde Kuzey Kafkasya'nın Şapsığ yöresinden Anadolu'ya sürülen Neşaph adlı bir Adige ailesinin oğludur.09 Mayıs 1961 yılında İstanbul-Üsküdar’da doğdu.KTÜ ve ODTÜ’de Harita Mühendisliği ve Şehircilik lisans ve yüksek lisans öğrenimi gördü.
“Şehir Psikolojisi”konusunda doktora tezini tamamladı.“Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama” konusunda hazırlamakta olduğu doçentlik tezi üzerinde çalışıyor.
İlk şiiri; Varlık dergisinde 1987 yılında yayımlandı.
Varlık,AdamSanat,MilliyetSanat,HürriyetGösteri,Edebiyat81İnsancıl,EvrenselKültür,Damar,Yarın,Yazıt,Temmuz,Parantez,ŞiirÜlkesi,Dönemeç,ÇağdaşTürkDili,CumhuriyetKitap,EdebiyatEleştiri,Su,Kıyı,YazkoEdebiyat,Patika,YabaÖykü,Lacivert,Dar Sokak,Taflan,Sincan İstasyonu ve pek çok dergide şiir ve şiirin sorunları üzerine yazıları yayımlandı.
“Modern Türk şiirinin kırılma noktalarında gündeme giren şiir anlayışı ile Koray Feyiz,güçlü ya da güçsüz kendi eleştirisini de birlikte oluşturmuştur.
Örneğin,bir öznel eleştiriden,bir izlenimci eleştiriden,yazın tarihine dayalı bir eleştiriden,toplumcu eleştiriden,çözümlemeci eleştiriden, bir ölçüde göstergebilimci eleştiriden söz edilebilir onun şiirinde.
Genelde,ölçüsüz-uyaksız, günlük görüntülere yaslanan,anı yakalayan,güncele ve konuşma diline sıkı sıkıya bağlı bir şiirden,söylediklerinde bir arka plan, bir derinlik arayan, imgeyi, simgeyi,ölçüyü hesaba katan, felsefi boyutu olan bir şiire yöneldi.
Ancak, kendine ait bir dil ya da söylem kullanması,müzik ve sesle yakın ilişki içinde bulunması ve estetik bir etkileme gücünün olması herkes tarafından kabul edilebilecek özelliklerdir.
Bundan da öte,temelde Marksçı dünya görüşüne yakın/yatkın bir insan olduğunu sanat/yazın anlayışının da başta Marksçı sanat/yazın kuramı olmak üzere çeşitli kuramlardan beslendiğini,hiç bir kurama onun sıkı 'takipçisi' olacak kadar bağlı olmadığını,kuramlar karşısında eleştirel tavrını her zaman koruduğunu,örneğin Toplumcu Gerçekçilik kuramındaki tarihselliği ve uygulamada yapılan yanlışlıkları ilk belirtenlerden biri olduğunu eklemek gerekir.(Ataol BEHRAMOĞLU) ”
Kitapları:
Mezarlar Eskimedi (1987) , Bir Mektupta İki Yalnızlık (1988) , Ben O Issız O Yorgun Şehir (1995) , Uhrevi Zorba (1995) , Düşle Gelen(1995) ,Seni Bağışladım Çünkü Beni Çok Üzdün (1999) .
'http://tr.wikipedia.org/wiki/Koray_Feyiz' adresinden alındı.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Şiir bir..
Yazan bir..
Yorumlayan bin..
Ne mutlu şair'e,
layık görülmüş onca teveccühe..
Ancak,
Bir yorumcu,
bir şiir için;
monologvari.. birden çok yoruma
gerek duyuyorsa?
....bir sorun/u olmalı... diye
düşünmeden geçemiyor insan...
...