köprüde balık tutarak güne başlayan adamın iç fısıltılı, sıkıntılı bir günlük öyküsünü dinleyeceksiniz.
* * *
daha sonra bu paslı kovanın içi, haliç kokusu gibi, üç-beş istavrit ile dolsa
alıp başımı yürüdüğümde, günlük nafakama benzer bir tebessüm yüzümde
minare gölgesi ve çınarlarda dal gibi, kimsesizlik ve sessizlik olsa.
En eski yalnızlığımdır aşk benim
Gitgide büyüyen karanlıklarla
Ne zaman sevdiysem kavruldu tenim
Bir ateşin açtığı yanıklarla
Sabahı olmazdı çok gecelerin
Devamını Oku
Gitgide büyüyen karanlıklarla
Ne zaman sevdiysem kavruldu tenim
Bir ateşin açtığı yanıklarla
Sabahı olmazdı çok gecelerin
Üstadım Cevat bay;
hep düşünürüm saatlerce sabırla balık tutmaya çalışan o insanları..istanbulda hadi balık var..akçay iskelesinde akşam gezintisi yaparken saatlerce balık tutmaya çalışanların kovalarının boş olduğunu görünce benim sabrım taşardı..bu insanların iç dünyasındaki fırtınalarını düşünürdüm.
o insanların sabırlı dünyalarından bakarak onların ruh hallerinin tasvirini çok güzel dile getirmişsiniz.
güzel çalışmanızı beğenerek okudum.. çok çok güzeldi..
kutlarım saygın kaleminizi ve sevgi dolu yüreğinizi..tam puan 10.
akçaydan selam ve saygılarımla.
İbrahim Yılmaz
NOT: wep sitem:
www.atlassiir.com
şiir okudum
şiiirrrrr okudum
kendimden ne çok bulduklarım var dizelerde sağol var ol Cevat hocam
gene hazır ol çekilmiş bir ilan-ı aşk gecesi, resimde sen, arkada galata kulesi ben, yüzümü çıkmamış nafaka gibi örten, kirli sakallarımla hücreme dönerken
bu paslı kovanın içi, üç-beş istavriti, bugün de gene tanıyamadı canımın içi.
gene tanıyamadı.
Şiiri okudum, okurken İstanbul u ne kadar özlediğimi hissttim şiir İstanbul oldu anılar aldı götürdü beni. Teşekkür ederim emek vererek yazdığınız şiir için...
Cevat bey kutlarım güzel şiirinizi, duygular sel olmuş akmış yürekten. tebrikler ve sevgiler
Tebr'kler kaptan. Hep böyle her yazılan daha sosyal içerikli ve derin olmalı...
beynimi ve yüreğimi dolduran bir yapıt okudum.. tarzıyla da duygusuyla da mükemmel teşekkürler
Hayatta yalnızlığını başkalarıyla paylaşamayan insan, yaşamın en zor anındadır. Duygular insanı sarıp sarmaladığında, hayatın her anı sıkılmış kurşun gibi insanın kalbine saplanır.
Felsefi yapısı insanı düşündüren çalışmanızı kutluyorum.
ne kadarı yağmurdan yana ve ne kadarı gözyaşların, saydın mı)
ve ben sonrası için iki kişilik bir ipucu bıraksam, bu toz dumanın sofrasında
desem ki, hasretin intikamında halayın başıyım, ama size nasıl anlatayım
artık ölsem bile uzak bir sayfada, bilin ki gözlerim kalmayacak arkada,
kalmayacak arkada.
çok güzel bir öyküydü üstad....
yüzümü çıkmamış nafaka gibi örten, kirli sakallarımla hücreme dönerken
işte burası..tam burası....
ellerinize sağlık...
Güzel bir öyküydü, kaleminiz daim olsun. Selamlar.
Köprüdeki adamın öyküsü
köprüde balık tutarak güne başlayan adamın iç fısıltılı, sıkıntılı bir günlük öyküsünü dinleyeceksiniz.
* * *
daha sonra bu paslı kovanın içi, haliç kokusu gibi, üç-beş istavrit ile dolsa
alıp başımı yürüdüğümde, günlük nafakama benzer bir tebessüm yüzümde
minare gölgesi ve çınarlarda dal gibi, kimsesizlik ve sessizlik olsa.
...
yırtsam gün kabuklarını orta yerinden, saklansa içine şehre ait bütün sesler
lodos da dahil ve martı çığlıkları, sabahın öncesinde ya da akşamın sonrası
yalnız senin sesin sevgilim, yalnız o kalsa benim için, bu da bana yeter,
bu da bana yeter.
sonra balık sırtı yokuşlarda yorgun-yarı sarhoş, dudağımda bir türkü eskisi
arasam kestirmeleri adım-adım, kapalı kör sokaklara kaçarken bakışlarım
öfkemi tazeler bir düşman gibi, aniden karşıma çıksa, galata kulesi.
galata kulesi,
(…. unutma, ne ilk aşkın kanatlı meleğidir ne de ayrılıkların azraili)
görsem seni yeniden o dar merdivenlerde, son veda öncesinin ağır hüznünde
bir intihar tablosu gözyaşımız ve kor tutmuş ayrılıkla yanarken avuçlarımız
görsem yeniden de hasret gibi çıldırmış kıvılcımlar, patlasa beynimde.
patlasa beynimde,
(…. her hücrem ve biz bir anıt gibi yer bulsak sevdadaki her resimde)
anka kuşları kanat açarken, hançere dönük gümüş kabzasında paslı kovanın
yüreğimde çaresizliğin cesareti, pervane olup saldırsam yıkmak için kuleyi
ağlasa ağzı bozuk üç-beş istavrit, çırpınarak üstünde ıslak kaldırımların.
ıslak kaldırımların,
(…. ne kadarı yağmurdan yana ve ne kadarı gözyaşların, saydın mı)
ve ben sonrası için iki kişilik bir ipucu bıraksam, bu toz dumanın sofrasında
desem ki, hasretin intikamında halayın başıyım, ama size nasıl anlatayım
artık ölsem bile uzak bir sayfada, bilin ki gözlerim kalmayacak arkada,
kalmayacak arkada.
...
gene hazır ol çekilmiş bir ilan-ı aşk gecesi, resimde sen, arkada galata kulesi ben, yüzümü çıkmamış nafaka gibi örten, kirli sakallarımla hücreme dönerken
bu paslı kovanın içi, üç-beş istavriti, bugün de gene tanıyamadı canımın içi.
gene tanıyamadı.
* * *
köprüde balık tutarak güne başlayan adamın iç fısıltılı, sıkıntılı bir günlük öyküsünü dinlediniz.
Cevat Çeştepe
Düşüncelerimizden uzak tutmaya çalıştıklarımız,patlayıverir beynimizde bazı zamanlar, tam ortasında kalıveririz patlamanın...umut ve umutsuzluk savaşırken içimizde öylece kıvranırız çaresizce...
Her şey üzerimize gelir sanki boğuluruz hüzünde...
O an ihtiyacımız olan tek ilaçsa, hasret duyulan sevgilinin yanıbaşımızda duymak istediğimiz sevgi dolu sesi,sıcacık nefesi...
Hüzün yaşattı şiir...
Kutluyorum...
Yüreğinize emeğinize sağlık...
Daim olsun kaleminiz.
Saygımla...
Bu şiir ile ilgili 85 tane yorum bulunmakta