Dün bir kenar mahallede dolaşırken
o evin önünden geçtim
çok gençken gittiğim evin.
O eşsiz gücüyle Eros
burada yakalamıştı bedenimi.
Düşünmeden, acımadan, utanmadan
yüksek kaleler kurmuşlar dört yanıma.
Umutsuzluk içinde böyle hep
bir şey düşünmez oldum alınyazımdan başka.
Yemin ediyor daha temiz bir yaşam kuracağına.
Ama gelince gece kendi öğütleriyle,
uzlaşmalarıyla, sözleşmeleriyle;
gövdenin diriliğini de getirince gece
titreyerek arzudan gerisin geri dönüyor
bitkin ve yeni aynı ölümcül eğlencelere.
Ayrılık vakti gelip çattığında koyu bir keder kapladı ikisini.
Ayrılmak istemiyorlardı; ama koşullar.
Hayat ikisinden birini uzak bir yere
Gitmeye zorluyordu- New York`a ya da Kanada`ya
Kuşkusuz eskisi gibi değildi aşkları;
Günden güne azalmıştı o çekicilik
Bu anıyı anlatmak isterdim...
ama nasıl solgun... hiç bir şey kalmamış gibi-
çünkü uzaklarda gömülü, ilk gençliğim yıllarında.
Yaseminden gerilmiş bir ten...
o
Hiç benim olmadın, olacağın da
yok sanırım. Bir iki söz, bir yanaşma
Dün bardaki gibi - o kadar.
evet, acı bir şey bu. Ama biz sanata hizmet edenler
kimi zaman beyindeki gerilimle
Neredeyse tensel bir haz duyabiliriz
Gürültülü kahvenin içerlek odasında
yaşlı bir adam, masada iki büklüm;
önünde bir gazete, yapayalnız.
Sefil yaşlılığın ezikliği içinde
düşünüyor, ne kadar az çıkardı hayatın tadını
Dilediğin gibi kuramıyorsan hayatını
hiç olmazsa şunu dene
elden geldiğince: Rezil etme onu
kalabalığın sürtüşmelerinde
koşuşturmalarda, gevezeliklerde.
Bedenimin ve yüzümün yaşlanması korkunç bir hançerin yarası
dayanılır gibi değil.
Sana dönüyorum, ey Şiir Sanatı,
merhemlerden az çok anlayan,
düşlerle,
sözcüklerle avutmasını bilen.
Ben o onursuz basamakları inerken
sen kapıdan giriyordun; ilk kez
yüzünü gördüm bir an, sen de beni.
Saklandım hemen görmeyesin diye,
aceleyle geçtin yüzünü gizleyerek
O bayağı eve girdin süzülürcesine
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!