Gurbet yarası gibi sevdiğim ayrılığın
Tadı yok yarasına tuz basmaya kim gelir
Kim çıkarır içimden bu kurşun yarasını
Annesizlik gibi her yürekten aşk dilersin
Gurbet yarası gibi kurşun yarası gibi
Yokluğun kıyısına kurulmuş dar ağacı
Suç işlemiş hayaller var asmaya kim gelir
Kalbimin bu asırlık bu yorgun yarasını
Toprağa gömmek sonra hep susmaya kim gelir
Sevgiyi dilenmenin adı çaresizlik mi
Direnmek mi sevgisiz büyüyen akıllara
Delirmeye, dağlara at sürmeye kim gelir
Çoktan aklın yürekle açmışlar arasını
Merhamet ey merhamet kör mü oldun, nerdesin
Şahdamarım çatladı onarmaya kim gelir
İşte tam zamanıdır istemem sonrasını
Ölen bütün kalpleri ifşa ediyor yara
Kalpleri bu irinden kurtarmaya kim gelir
Beri gelsin gözünü budaktan sakınmayan
Cehaletin kökünü kurutmaya kim gelir
Zehirden derman çıkar, isyana gebe sükut
Bir şiirle bir ülke kurtulur esaretten
Gözleriyle kalpleri okuyan beri gelsin
Zira karanlık yerde filizlenir her umut
Mana içre maddeyi unutmaya kim gelir
Gözyaşları içinde sancıyla doğar insan
İnsanı insan ile bir tutmaya kim gelir
Gözlerinin kırığı kurşun yarası gibi
Can yanığı bir hüzün... Kanamaya kim gelir
Huzur dolu bir güne devşirilir mi acı
Hangi zemheri düşü atar bizi bahara
Yoksulluk zemheride kömür karası gibi
Üşümüş hayallerin göğsüne düşer sancı
Canını canan için sınamaya kim gelir
Kim bu gecelerime fısıldayan yabancı
Nefsini vicdanında kınamaya kim gelir?
Kayıt Tarihi : 7.1.2024 18:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!