Komünizm müstehcenliktir - eleştiri notları

Cevat Çeştepe
1210

ŞİİR


147

TAKİPÇİ

Komünizm müstehcenliktir - eleştiri notları

Henüz güneş doğmamıştır. Genç kadın ve genç adam ayaklarını uzatıp oturdukları kır çiçekleri ile bezeli bir yamaçta, kuş sesli notaların saba makamındaki müthiş romantik melodileri eşliğinde güneşin doğmasını beklemektedir. Kadın başını erkeğin omzuna dayar ve fısıldar.
- Beni seviyor musun …
Adam gülümseyerek dudaklarını kadının saçları arasında dolaştırır ve kadının sesine ayarlı bir tonda fısıltıyla yanıt verir. –Evet sevgilim, hem de çok, doğacak güneş kadar …
Güneşin ilk ışıkları kendini belli etmeye başlamış ve kararmış gümüş renkli bulutlar hafiften nurani bir aydınlığa ve giderek pembeleşmeye ve daha da ileri giderek kızıllaşmaya başlamıştır. Kadın ve erkek aynı anda sanki sözbirliği etmişçesine ve biraz da manzaranın ve renklerinin ateşlemesi ile haykırırlar. –Şu gökyüzünün rengine bak, nasıl da kızıllaştı …

İşte olan da bu anda olur. Ve gerek kadının gerekse de erkeğin gözleri arkadan bir el tarafından kapatılır. Bil bakalım ben kimim der gibi. Şaşkın ve biraz da korkulu ve gene aynı anda haykırır kadın ve erkek.
-Sen kimsin?
Gök gürültüsüne benzer kalın ve ürkütücü ses gecikmeden yanıt verir.
-141-142

Bir zamanların toplumu etkisi altına alacak, halkın haya duyguları da dahil olmak üzere tüm temel değerlerini alt üst edip devletin kurumsal niteliklerini soğuk kış karasına benzetecek en büyük tehlike olarak görülen komünizm önünde, yasalardaki 141-142 nci maddeleri korumacı bir kalkan olarak kabul eder ve derin bir oh çekerdik. Tüm düşünmeye ve üretmeye hazır gencecik beyinleri bu zırhlı maddelerin verdiği yetkiye dayanarak önce cezaevlerinin taş duvarları arasında prangalar, olmadı der ve sonrasında da “bir kızıl şafakta” yağlı urganlarla sallandırırdık.

Devlet, kendisini kendisinden yani kendi halkından korumak için yemez-içmez-uyumaz hep böyle zırh çeliğinden mamul maddeler üretirdi. Hala da üretmeye devam ediyor. Bizler de yatıp kalkıp dua ederek “devletimiz sen bin yaşa, ne güzel bizi her türlü melanetten koruyorsun diyeceğimiz yerde” hiç rahat durmaz ve bu üretimi teşvik edecek yeni yaramazlıklar peşinde koşar, yeni oyunlar icat ederdik. Hala da bu huyumuzdan vazgeçmiş değiliz. Böyle gidip yada yuvarlanıp duruyoruz işte.

……………..

Henüz güneş doğmamıştır. Genç kadın ve genç adam ayaklarını uzatıp oturdukları kır çiçekleri ile bezeli bir yamaçta, kuş sesli notaların saba makamındaki müthiş romantik melodileri eşliğinde güneşin doğmasını beklemektedir. Erkek birden elini kadının kısacık eteğinin altından gözüken ve üzerine güneş ışığı düşmüş bacaklarına uzatır, okşamaya başlar. Kadın da bu harekete dudaklarını erkeğe uzatarak karşılık verir, öpüşmeye başlarlar.
İşte olan da bu anda olur. Ve gerek kadının gerekse de erkeğin gözleri arkadan bir el tarafından kapatılır. Bil bakalım ben kimim der gibi. Şaşkın ve biraz da korkulu ve gene aynı anda haykırır kadın ve erkek.
-Sen kimsin?
Gök gürültüsüne benzer kalın ve ürkütücü ses gecikmeden yanıt verir.
–Müstehcenlikle mücadele

Çağımızın ne yaparsan yap engellenemez, vize konulamaz erişim coğrafyası içinde, şimdi müstehcenliği engelleme başlığının altında gene devletin halkını yada kendini koruma uğraşlarının sansür biçimli makasının kestiği elbiseyi girmeye zorlanıyoruz. Amaç ilk bakışta içinde “çocuk pornosu” gibi gerçek anlamda yüz kızartıcı bir ticaret malzemesinin adı geçince doğru gibi geliyor. Ama o zamanda neden 2001 yılından bu yana uluslar arası mücadelede “çocuk pornosuna” ait ek protokolü imzalamıyoruz diye soruyoruz. Buna akıllı bir yanıt gelmeyince de o zaman başlıyoruz öküz altında buzağılar aramaya. Amaç iletişimin bir şekilde engellenmesi yada doğru deyimiyle sansür uygulaması ile gene azgelişmişlik egolarımızın tatmini mi.

Bu mücadele için (!) yeni bir kurul oluşturulacak. Bu kurul üyeleri 24 saat izledikleri yayınlar içinde tam tanımı yapılamayan “müstehcenlik” dürtüsü ile karşılaştıkları anda hemen telefona sarılıp haber verecekler elinde makas yada sis püskürtme pompaları ile beklemekte olan bir üst kattaki emir vericilere.
–Efendim bir tane daha bulduk adres www….

Bu kez 141-142 de olduğu gibi mahkeme kararını filan beklemekte yok takdir edilen cezayı uygulamak için. Kes, sustur, engelle tamamdır iş …. TV’lerin gece yarısın sonrasında yayınladıkları programların bazılarının başında ekranın sağ üst köşesindeki sevimli aile figürlerinin yerinde “dikkat..cinsellik ve şiddet içermektedir” ibaresi yer alır. Bu uyarı eğer, örneğin gece saat üçte bütün aile bireylerinin çoluk-çocuk ekran karşısında esas duruşta hala TV izliyor iseler varsayımından yada internet bağlantısı karşısında gene aynı kadro, çoluk çocuk arama motorlarına gaz verileceğinden yola çıkıp da durum budur anlamına geliyorsa işin acı ve traji komik bir başka nedeni daha da çıkar ortaya ki belki o zaman birey ve aile sorumluluğu ve disiplininden bihaber toplumumuz için doğru uygulamadır, müstahak olma durumudur. Falanca kişinin bizim adımıza çıkıp, “sen bunu izleme müstehcendir, ahlakın bozulur, bak çocuklarını bile yatırmamışsın bu saatte “ demesinin başka bir bakışla da açıklanmasının pek mümkünü yoktur.

Korkularımız işte …Dün komünizmden, bugün müstehcenlikten, daha önceki gün adı şimdilerde unutulmuş olan bir başka başlıktan ve yarınlarda adının ne olacağını bilemediğimiz korkularımız … Yada kişilik yada güven yada seviye … Öyle şeyler işte. Bu kadar koruma ile geldiğimiz yerler de bu kadar belli iken. Çocuk ölümlerinde dünyada kaçıncı sıradayız, birinci mi …yada halkımızın hayat standardı, refah toplumlarının kaç fersah gerisinde, önemli mi?

Cevat Çeştepe
Kayıt Tarihi : 23.11.2007 09:10:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Ben birey değilim benim adıma sen karar ver...Okumalı mıyım, izlemeli miyim, söyle bana ne yapmalıyım. Hadi sen karar ver...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Talat Semiz
    Talat Semiz

    Sn.Çeştepe

    Doğrulara değinen, benim düşüncelerimle parel olan düşüncelerinize katılmamak akıl dışıdır. İnsanların yönetilmesi adına dünyamızdaki tüm yönetimler kanımca suçludurlar. Sizin yaşamınızda hiç bir belirli yön yokken sizleri adeta 'izm' lerle yönlendirmeye çalışırlar. Aslında siz değildirsiniz. Yasa yaparların yaptıkları yasalar toplumun tümü tarafından onaylanır mı? Kesinlikle hayır!.. Yasayı onaylamayanlar onları yasa değil 'tasa' olarak görürler. Neden? Her siyasi otorite toplumun anlayışı ve zorunluluk duyduğu gereksinmelerden değil, kendi zorunluluk duyduğu politik düşüncelerden hatreket ederler. Özgürlüğün sayısız tanımı yapılabilir.. Kanımca en doğru olan tanım yansız eğitilmiş, insanın insan saygınlığına ters düşmeyen tanımdır. Öylesine girift bir düşünceyi sergilemiş olmanız sizlere çok uzun yanıt gerektirir ama, yine de durulması gereken yeri bizler bilmek zorundayız. Sizin yaptığınız gibi. Toplumsal kaygılarımızı dile getiren yazınız nedeniyle sizleri kutluyorum. Puan falan vermeyeceğim. Bu taktir hakkı basit bir 10 puanla geçiştirlecek cinsten değildir.
    Renkler ve Yaşam'dan sevgiler.

    Cevap Yaz
  • Sevinc Kavuk
    Sevinc Kavuk

    kanunlar bir yasağın gereği olarak belki, bilgi sürekliğini hatırlatan unsurdur koruma ihtiyacı doğmasın diye korunmanın beyinden başlayacağı bir sosyal ilişki aracısıdır. hiç bir kanun bir noktası olan kesin anlam olmadı, olamaz ki, sadece düşünceyi bir konu altında toparlamak içindir...

    kanun emir değil sanıyorum, aritmetiği de emir diye kullanmıyoruz, bir çözüm için aracı olarak yardımcı ediyoruz düşünceye... bir sonuç için değil bir çözüm için düşünmeyi mi aracılamayı anlamak istemiyoruz, ki belki, hep emredebilelim diye midir acaba... bu yüzden belki sık sık, 81 ilde milletvekilini kim çıkardı, siz mi çıkardınız? diye burnumuza da dayatılmaz ki...

    sevgili Şairim, bu kadar güzel kolaylıklarla bu kadar kurnazlık niyedir, anlayamadım gitti... Sonumuz hayra varır inşallah... yüreğinize sağlık efendim, konuya bu bakış kazandırma asilliğine hayranım, teşekkür ediyorum paylaşımınıza... çocuklar bir gün kendi kendilerini korumayı başarır inşallah denilse de kar etmeyecek korkarım, bebek de koruyamaz ki artık kendini...

    hayır ve evet terimini sulandırmak bile öyle kolay ki... evet dedi ama, şöyle kıpırdadı, davet olarak anladım diyebilecek yobazlığa sınır mı olur, eğitimi kendine kazandırmayıp, başkasına kurnazlık gösterisi bilgiçliği taslanarak, dediğim dedik hal fırsatçılığından faydalanacak gölgesinde duran ile beslenebilsin metodu bu belki... vs. vs.

    felsefeye de uzansa insan çare olmuyor, kanun ama git-gel yapacakmış işte...

    sevgiyle kalın efendim

    Cevap Yaz
  • Mehmet Çoban
    Mehmet Çoban

    Uzun zamandır korkuların en büyüğü de var üstad.

    Şeriat ha geldi ha geliyor....

    Amerikan destekli İslamcı militanlar kahraman. Amerikan karşıtı militanlar tu kakalar...

    Hani Rusya'ya karşı mücadele veren Afgan Mücahitleri vardı. Ülkemde, basında ve Amerika'da Afganistanın kahraman mücahitleriydiler.

    Onlar silahlarını Amerika'ya çevirince, hep bir ağızdan...

    Vay namussuz Taliban, tüh sana... kakaaaaaa . deyip hopladıklarımız.

    Ülkemizin her noktadan korkularını yaratır.....

    İki çıkar vardır. Birisi uluslar arası Amerikan düzeninin çıkarı. İkincisi batıya yönlenmiş ülkemizin çıkarı.

    Bu ikisine ters düşen hapı yutmuştur.

    Cevap Yaz
  • Halenur Kor
    Halenur Kor

    Bazı şeylere sansür koymak, yasaklamak çözüm değil ki... İnsanları denetleyemezsiniz...Yine isterse yapacağını yapar... İnsanları eğiterek, yanlışı, doğruyu öğretmek lâzımdır.
    Hem önce düşünülmesi lâzım. Programlarda ne veriyorlar halka , ki ne istiyorlar...Ortalık şiddetten, kalitesi düşük programlardan geçilmiyor. Adam gibi, insanları hem eğiten, hem de eğlendiren programlar nerede? Aslında insan, önce ruhuyla insan olmalıdır. Ne kariyer yapmış insanlar duyuyoruz. Pislıkler peşinde, çocuk pornoları peşinde... Yasaklamaktan çok eğitmek gerek bence...
    Varolun Sayın Cevat Çeştepe...Saygılarımla...

    Tam puan

    Cevap Yaz
  • Ayşe Gül
    Ayşe Gül

    Yıllar 141-142 yi kovalamakla geçti. Birde baktık asıl kovalanan bizleriz. Halkaları birer birer geçerken boynumuza...
    Sınıfsız bir toplum yaratılmaya çalışırken mücadelemizin adı toplumsal kışkırtma oldu..
    Aç bir toplumu ne biz doyurabildik nede tepedekiler...Sorularımız köreltilirken korkularımız desteklendi...Güneşin doğan yüzü hala yaşamı anlatabiliyorsa eğer karar verdim...kaynak insan sa...sabırla beklemeğe değer....
    Sevgiler...


    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (8)

Cevat Çeştepe