umutlu gri bulutların ardından,
güneş batarken kuşlar ahenk içinde,
selanın sesidir ruhları dolduran,
çiçekler mest olur kızılın gecesinde
asfaltların dilinde bir şipşap şarkısı
-ki yalnız böyle güzeldir sesleri.-
yağmurlar da olmasa akşamların yankısı
yapayalnız bırakır kimsesiz nefesleri.
mehtabın yerini tutarken sokak lambası
altında güneşlenir akşam çiçekleri;
yağmurların ruhunda kızıl göğün vebası,
sarıp sarmalar yaşam dolu gökçekleri...
o yaslı gökçeklerin ahı tutarsa şayet
biliniz ki gelmeyecek bir daha gecelerin ertesi!
kızılın yazgısında kaybolan cennet,
sonsuzluğun ötesinde bir hayal mertebesi!..
ya cennetin yazgısıysa vebalı geceler...
tanrı mı aptaldır yoksa insanlar mı deli?
böyle bir vaadin peşindeki fedailer,
ölünce de uyanmazlar, gözleri perdeli!
şiir sonlanmazsa şair ölmez,
son kıtanın durağında inmeli..
inilmezse gecelerin ertesi bilinmez,
kızıl göğün kanadına binmeli..
şiir biter, şair ölür; geriye kalır umutlar
ve ruh dirilir kızıl göğün kanadında;
yavaş yavaş beliren gecesiz bulutlar,
bir küçük detaydır tanrının sanatında.
tanrı var demek ki, öldüğümden bilirim:
daha kaç kere öldüm, tanrı bile bilemez...
kızıl gecelerin ötesini görmenizi dilerim:
hiçbir din adamı dilediklerimi dilemez!
Kayıt Tarihi : 20.6.2021 17:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!