Akçay’da bir sancı, denizde bir yüz.
Zeytin yaprağının gümüşü vurur suya
kazdağları’ndan inen o bildik rüzgâr
alnımda biriken ter tanelerini değil
kalbimdeki görünmez yarayı kurutur.
Akçay’da bir sancı, denizde bir yüz.
Gelme bu kıyılara, görünme ne olur.
Her dalga, ismini heceleyip geri yutar.
Kumsaldaki çakıl taşları değil, avucumda sıktığım
hiç söylenmemiş o tek bir kelimedir.
Bir bakışın, denizi ortasından çatlatır.
Gelme bu kıyılara, görünme ne olur.
Yosun kokusu ve bir de senin kokun,
bu iyotlu havada asılı kalmış bir anı.
Martıların çığlığı bir an sussun diye
bütün balıkçı teknelerini denize saldım bu sabah.
Ruhum, ağları boş çekmiş bir balıkçı kadar yorgun.
Yosun kokusu ve bir de senin kokun.
Pencerem denize bakar, ama ben hep dağa.
Tıpkı ürkek bir tavşan gibi, bilirsin.
Orada, o en ıssız patikalarda açan
yabani bir zambağın gururudur benimki.
Ezilmemek için kimseye sokulmayan.
Pencerem denize bakar, ama ben hep dağa.
Zaman ne de yavaş geçiyor burada.
Güneş, zeytin ağaçlarının arkasında can çekişir.
Turnalar değil, hayaller girer rüyalarıma
kanadı kırık birer kuş gibi, merhamet dilenirler.
Ah, senin yüzünden bütün kıyılar kana batacak.
Zaman ne de yavaş geçiyor burada.
Ve bulurum seni ben bir gün mutlaka
ne incir kuşlarının saf bakışında
ne de bir nar çiçeğinin ezilişinde.
Denizin çekildiği yerde bıraktığı
o ıslak, o soğuk, o garip sızıda bulurum.
Akçay’da bir sancı, denizde bir yüz...
Hasan Belek
01 08 2022
Akçay
Kayıt Tarihi : 1.8.2025 13:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yosun kokusu ve bir de senin kokun, bu iyotlu havada asılı kalmış bir anı. Martıların çığlığı bir an sussun diye bütün balıkçı teknelerini denize saldım bu sabah. Ruhum, ağları boş çekmiş bir balıkçı kadar yorgun. Yosun kokusu ve bir de senin kokun. Pencerem denize bakar, ama ben hep dağa. Tıpkı ürkek bir tavşan gibi, bilirsin. Orada, o en ıssız patikalarda açan yabani bir zambağın gururudur benimki. Ezilmemek için kimseye sokulmayan. Pencerem denize bakar, ama ben hep dağa. Zaman ne de yavaş geçiyor burada. Güneş, zeytin ağaçlarının arkasında can çekişir. Turnalar değil, hayaller girer rüyalarıma kanadı kırık birer kuş gibi, merhamet dilenirler.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!