çaresizliği geriyoruz ya çarmıha
esniyor ellerimizde tül gibi ince
dermansız yerinden yırtılıp da
çareler mi saçılır ortalığa sanıyoruz
iyice gerilince
çürümeye bırakılmışlığın adına nadas diyorlar ya
sanki gül mü açacak gülistanda
planlı zamanların kahpe tohumları
üşümüş toprağa düşünce
upuzun bir yolu at gözlükleriyle yürüdük
kör müydük, sağır mıydık, topal mıydık
bırakın bunları hepsi bahane
hepimiz / deve dikeniyiz
deve dikeniyiz sadece
tavşan kaç / tazı tut
biz bizi bize bile satarız
yeter ki üşümesin
kavruk ve buruşuk derilerimiz
yeter ki su sızmasın
kalın kabuklarımızın içine
öyle mi?
Peki! ....nereye kaçacağız
ayrık otlarının son sahne sürgünleri
sandıktan dökülünce.
bu vatandan başka vatan yok
bizi cehenneme bile almazlar
kendi kendimizi nasıl ateşe verdiğimizi görünce.
05/06/2007
kıyametten 47 gün önce
Kayıt Tarihi : 6.6.2007 00:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Doğrusu Murphy bile bu kadar karamsar olmadı diye düşündüm..
Niçin bu kadar karamsarlık..
Demek zorunda kaldım doğrusu...
kendi kendimizi nasıl ateşe verdiğimizi görünce.
Güzel bir tanımlama...Yüreğinize sağlık...
TÜM YORUMLAR (3)